Mısraların Kalbi

Gözyaşları ağır ağır ilerliyordu gecenin karanlığında.
Yalnızdı küçük kız.
Hem de hiç olmadığı kadar...

*

Dudaklarının kıvrımlarında kayboldum ilk önce.
Azrail pek şaşkın..
Canımdan can alan gülüşün, onu da kıskandırmış belli.
Peki ya ben?
Kıskanamaz mıyım bana hayat vereni..
Kokun ciğerlerimde asılı kaldı öylece.
Nefes alsam, gidecek.
Versem, her şey bitecek.

Nefessiz kalmayı tercih ettim ben.
Belki dudakların arasındaki ab-ı hayat bana can verir diye..
Yalan da değil, verdi.
Hemde Tanrı'yı kıskandıracak kadar sonsuz kıldın beni...
Gözlerimin kör kuyusu 'sen" dolup, 'ben" taştı.
Hayır, gözyaşı değil!
Birkaç 'sen", birkaç 'ben", en çok da 'biz" damlası..
Annem hep 'kara gözlüm" diye sever beni.
Aramızda kalsın;
Ne zaman seni düşünsem, bahar gelir gözlerime, yeşillenir..

Adem ve Havva da kıskanmış seni..
Haklılar tabi.
Cennetleri bir faninin dudakları arasında akarsa olacağı bu!

Her şey bitiyor, herkes gidiyor da;
Bu bir seni etkilemiyor..
Çünkü bir gün gitsen de, bitsen de;
Bu kalp daima sana atıyor.

Pia'nın Atilla'ya sitemleri geliyor kulağıma.
Bırak bağırsın, çağırsın.
Kaldıramaz ki, başlığı senin harflerinden oluşan, kendisinden güzel bir şiiri..
Ahh..
Onlar bir de gelip benim gözümden görebilseler keşke.
Görmek de yetmez ki,
Yaşamak lazım seni..
O da bir bana kısmet olmuş çok şükür.

Satırlarımın kan ağladığı bir gece yazıyorum ben bunları sana.
Sen bilmiyorsun, hiç kimse bilmiyor.
Ve düştüğüm çukur en çok bana 'cennet" kokuyor..

Unutma Sevgilim;
Bu mısraların ve bunları yazanın kalbi, bir tek sana atıyor...

28 Haziran 2013 22 şiiri var.
Yorumlar (2)