Mor Takvim
gölgeme çivilenmiş ruhumun çıkıp gidemediği aynasında kendimi onarıyorum
tenimin uzağında hiç okşanmamış düşleri kırıp güne kapanıyorum
ölümün koynundan koparak gelen depremlerle vuruluyor gece
kalbimde yangınlar gözlerimden öperek susuyor bahara
dokunduğum her resim vedaya kirlenirken
küçük özlemler dolduruyorum mor akşamlara
zamanın saçlarına böyle bulanırken
içimde bir çocuk annesini kaybediyor
son cesettir deyip yılgın anılardan kendime dönüyorum
rüzgarın gövdesinde yaşlanan dal oluyor şiirlerim
ve...
bir şehrin ağustos ağzında
belli belirsiz tozlanıyorum
yağmalanan sabrın takviminden geçip
yanımdaki saatleri sevdaya tararken
koşar adımlarımdan sızan aklım kıyamet kadar yakınım heveslerime
ikindi vaktine düşen parçaların ıslığında bileniyor umut
her yeni sevişme tutuldukça kanıma
bir çocuğun nabzından yarılıyor gök
sonsuza işlenen şimşeklerin kıvılcımında dans ediyor gece treni
kendimle yaralanıyorum nini söyleyen anılara
ayazlarım çakıyor kol gezdiğim bulutlarda
telaşlı karanlıkların genişleyen tenhalığında soğuk oluyorum
ve...
yeryüzüne dağılan bir ateşten
tebessüm açıyorum
...