Mülteci

Şiirin hikayesi

Sabah işine gitmek için yola çıkan Harun efendi, başı boş, dipsiz bucaksız kaldırımlarda yürümektedir. Bazen bir kedi geçer, ya bir toz yağız at gibi havalanır kaldırımlardan. Esrarlı duran kaldırımlar onu çok duygulandırır. Gölgelerin göz bebeği ona bir şey ifade etmek ister ama o durmadan yürür derken, tam kenarda oturmuş bir çocuk görür. Yarı pantolon, diz bere, göz kahverengi, mahzun bakışlar... Harun Efendi onun içinde koca bir yürek olduğunu görür, yanına giderek hasbihâl etmek ister.
Anlamıştır Suriyeli bir mülteci olduğunu. O'na öyle bir şefkatle sorular sorar ki, aldığı cevaplarda manidardır. Bil bakalım ne sormuş, ne cevap almış, sonu ne olmuş?

MÜLTECİ

Adam Sordu ?

Gündüz Güneş'in nemini buğulu gözle süzerken,
Gözler mahzun, yürek temiz, bir çocuk gördüm gezerken,
Neredensin diye sormadım belli halinden mülteci.
Dedim bize bir dürüm yap, acılı olsun köfteci.
Aldık ayranla köfteyi, geçtik oturduk baş başa,
İman oldu mu yürekler kilitlenirmiş taş taşa.
Aynen bizde öyle olduk, iman dolu yüreklerle,
Medeniyetin şevkine çek sandalı küreklerle.
"Bak evlat dinlerim seni anlatmak istersen" dedim.
O anlatırken vallahi kendi tırnağımı yedim!

Çocuk Anlattı...

Tarumar oldu bağımız, ne gül kaldı ne tomurcuk,
Ne kaldı ki hangisini anlatsın sana bu çocuk ?
İlk bombalar düştüğünde beş yaşındaydım ben henüz,
Sorsan sana ne anlatır? Buruşmuş ağlayan bir yüz.
Kalbin zarı yırtılınca Korkuyla dolun göz ağlar.
Tıkasam kulaklarımı karanlık gözümü bağlar.
Yurttan sürüldüm fark etmez sürülsek bile fizana,
Kaç yaprak düşer bir bilsen her sonbaharda hazana.
Kartopu gibi dürüldük, yuvarlanıp düştük damdan,
Oynayan arkadaşımın biri Halep biri Şam'dan.
Yorganımız ipek, rüzgâr tüy, yastığımızsa taştan,
Minarede ezan susar gövdeler kopunca baştan.
Utansın Müslümanları haçlılara güldürenler,
Allahüekber diyorlar bir birini öldürenler!
Geceleri kalkar, yürür, bu gördüğün mülteciler.
Kaderin çözemediği bir kördüğüm mülteciler.
Öksürme! Öksürüğünden bak ödü patlayabilir,
Gökten bomba düştü sanır üstüne atlayabilir.
------------- ---------------------

Adam Cevap verdi.

Sen bu yaşta bombaların altında seyre durdun da,
El saltanat sürerken sen yetim kaldın öz yurdunda.
Sofrayı kurdular sana, çorbaya ölümü bandın,
Sen bombalar atılırken çiçekler düştü mü sandın?
Adam susar; yüreğine acılı bir ok saplanmış,
Akrep kuyruğundan zehir sol tarafına toplanmış.
Öğlen Güneş mızrap gibi dikilince üstümüze,
Dua dua su istedik Yaradan'dan testimize.
Benim günahım suçum mu diyor yüreği enginden,
Bakacak yüzüm kalmadı utandım kendi kendimden.
Gördüğümüz bu insanlık bu cemiyet artık beşer,
Bakamazsın yıldızlara bombalar hep gece düşer.
Ölsem bir damla düşürmem hilkatimin yaprağından.
Beşer hâlâ habersiz mi? Kovulduğu toprağından.
Artık derin uykusundan, Müslüman uyanmalıdır.
Nida ile yer ve gökler, tekbirle boyanmalıdır...



HARUN YILDIRIM

---------- ---------------- ---------''
Bir baksana: Gökler uyanık, yer uyanıktır;
Dünyâ uyanıkken uyumak maskaralıktır...

MEHMET AKİF ERSOY

23 Haziran 2016 225 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (5)
  • 8 yıl önce

    Cok teşekkür ederim efendim saygılarımla selamlıyorum siir yurekleriniz edebiyata verdiginiz gonullerinize teşekkür ederim saygılarımla selamlıyorum

  • 8 yıl önce

    Savaşlardan en çok yara alanlar çocuklar Barış içinde yaşayacağımız bir dünya dileğiyle şiiri ve şairini tebrik ederim.

  • 8 yıl önce

    Yürekten tebrikler günün bu güzel şiirine Harun kardeş...👍

  • 8 yıl önce

    ---------- ---------------- ---------'' Bir baksana: Gökler uyanık, yer uyanıktır; Dünyâ uyanıkken uyumak maskaralıktır...

  • 8 yıl önce

    Farklı, Dokunaklı...

    Güzel bir çalışma,kutlarım...

    👑