Mürekkep ki Kan Rengi

Sessizlik istiyorum, yokluk kadar sessizlik
Ve yürümek birazda, ıslak kaldırımlarda
Sabaha varmak için güneş yüzlü diyara
Kalkacak gemileri yakmadan karanlıklar



Kırık bir kalem,
Soğuk bir oda,
Ve yalnızlık...
Saatlerin saniyeleştiği haz şehrayinlerinde büyüyen yalnızlık
Ve şu kelimeler, boş sayfaları süsleyen
Ki kelimeler yokluğun kelebeği;
Kırık kanatlarıyla, özgürlüğün peşinde

.....

Belki de karanlıktır,
Menzilsiz esen rüzgâr,
Belki de kucağında yalnızlığı büyüten,
O kalıba sığmayan hatıralardır, belki
Şu hasret şarkıları,
Şu sahipsiz besteler,
Ninni misali, kapanmayan gözlere..
Ki gözler ardında saklanır hatıralar;
Önce bir sevgili büyür,
Ardından küçülen dünya geçer ihanet çemberinden
Ve küçülürken sevgili,
Büyür geçen zamanla rengi solgun o dünya...

.....


Varlığını sokak lambalarına borçlu gölgeler,
Secde ederken, betonlaşmış duvara
Bir et yığınında mahsur kalır çığlıklar
Yalnızca bir isimden, ibaretmiş gibi lügat;
Her damlayan mürekkep, ki mürekkep kan rengi
Taklit olur yalnızca;
Düşerken sayfalara,
Bir isim yalnızca, bir isim...

......

Keşkeler düşer yıldırımlarla,
Ve yırtılır gecenin kararmış perdeleri
Şehrin terk edilmiş caddelerine, meylederken turnalar
Susar tüm şarkılar, akrep misali
Bir kadın ağlar, bir çocuk gülüşünde
Ürperirken korkular, kalbin mahzenlerinde
Şüphe...
Karartır ihanetin adını...
Bir umut, bir tebessüme dönüşür, çatlamış dudaklarda
Ve yıkılır ardından,
Nefretin... Çelik zırhlı kalesi
Aşktır... Sevdadır...
Düşerken uçurumdan dipsiz o dehlizlere
Maddeleşen bir ışıktır, yakalayan sona varmadan...
Adı yok...Sima belirsiz...Bir gamze yalnızca yanağından savrulan...

.....

04 Nisan 2014 50 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar