Naftalin Kokusu
Hala her şeye rağmen hiçbir şey
Şeyler aleminde kendimizce
İnce eleyip sık dokuma
Sonra hiçbir şey onca şeye rağmen.
Kapat gözlerimi,haydi makinist
bas düğmeye...
"Simitçi,taze,gevrek simit..."
diye diye geçiyor
tablası başında adam
"Çimit anne,çimit çimit..."
"Çimitçi,çimitçi del buraya"
der balkondan minik çocuk
sepetini iple salarak
içinde bozuk para
biraz uzanarak.
Bir tahta at,kokulu kuzu
bastıkça bağıran
bir cankurtaran kaz kocaman
tabancalar
ateş saçan.
Beyaz gömlek çivitlenmiş pasparlak
kırmızı papyon
altta pijama
tombul tombul
iki ekmek koltuk altında.
Bir yaz sabahı sıcak basmış erkenden
diklemesine yarık sokak
mezarlık sanki
koskoca borular ölüler gibi
işçiler,işçilerin kirli elleri
işçilerin ellerinde kazmalar
saç-sakal karışık
vurmadalar vurmadalar.
Bir sürahi dolusu su,elde bardak
küçük çocuk koşarak
su sunuyor onlara konuşarak
yine boynunda papyon kravat.
Artık kelleşir babanın başı
çalışmak çalışmak
çalışmaktır tek uğraşı
gözündedir komşuların file file taşıması.
Ayşegüller var,Ebrular,Nalanlar var en çok
ilkokul süzgecinden arta kalan
Cin Ali,Ayşegül derken beşinci sınıf ansiklopedisi
İskoç trampeti
tak tak tak
tak taka tak tak gibisinden
bugüne akseden bir hoş seda
...sol pezevenkler sol gibisinden
adımcıklar
asker üniforması altında
gururlanan arkadaşlar.
Sonra kravatlı okula atılan adım
üç yıl boyunca okul,okul.
Yol çarpı iş,kuvvet mi ne
Umurumda mı sanki
fen'miş ,palangalar,makaralar,aynalar
-prangalar-
bana ne
güzel Türkçemiz vardı
eh biraz da merakla İngilizcemiz
iş teknik,resim bir sevda
çok da hoşuma giderdi hani Saadet Hoca !
O da çok severdi beni sonra,
Gidene kadar Almanya'ya kocaya !
Sonra,daha bir bakar olduk aynaya
takım elbise,beyaz gömlek,kravat
eh su ermişti ya kamışa
Adnan Menderes saçlar
-kol düğmelerini çocukken takardım
Papyonu da -
bir takım havalar,turlamalar turlamalar.
Fena oldu ,çok fena
ne de çabuk kaptırmıştım kendimi bir kıza
bir okul çıkışı yağmur altında
günlerce sürdü şemsiyeli o macera
arkası yarın oldu adeta
ta ki o güne kadar !..
Ne tatlı,ne sıcak,ne mükemmeldi oysa...
Her şeye rağmen saygıyla,amenna.
Konuşmam,konuşmam ardından asla.
Adam olmadık Azraille tanıştıysak da.
Sarı saçlı ,mavi gözlüm
Kara saçlı,kara gözlüm
Kumralım,ela gözlüm oldu çokça.
Bir demet yasemen aşkımın tek hatırası
bekliyorum,bekleyeceğim
yağmur damlaları ve buketlerim
özledim,özleyeceğim
liz'in filizi menekşesi
vapurlar gelir vapurlar gider
köpüklerdir resmin en güzeli
ay,ışın ışın gözleri.
Hasan Hüseyinler,Erzurumlu Erzincanlılar
Adapazarı'nda doğan çocuklar
vay anam vay,tüh yazıklar.
Tavandan sarkan demir
badanalı sandalye
ip bir de
olmadı
sağlamdı demir
çürüktü ip
yalan
devrilmedi iskemle !
Bir gün küçük bir kuş gördüm
üşümüştü
üşümüştüm
ısındı
ısıttı
Bir gün küçük bir kuş gördüm
karşıdan gelen
beni görünce
yol değiştiren
Tutmuyor,deniz maya tutmuyor
maya ah o maya
lanet olsun ona
uçtu sarı saçlı,mavi gözlüm uzaklara.
Fena oluyor silikatlı kumun intikamı
kan,kan,kan
olmayacaksın camdan.
Her şeydi o zaman
her şeydi can,canan
şimdi hiçbir şey onca yaşanan
kurtulamasam da bunlardan
olmak değildir davam
yapmaktır asırlık sevdam
yüz bin sayfadan geriye kalan
onca dost,onca arkadaştan
anan ile baban,bir de yazılan
yazılı kalan
yoksa geride kalan
inan dostum ne can ne de canan
her şey hiçbir şey şimdi
onca şeye rağmen
bakar sana naftalinlenmiş
sandık aralığından
işte her şey dedikleri o kadar !
Aç gözlerimi,aç makinist
kapat düğmeyi kapat
göreceğiz bak,hayat daha nelere gebe
haydi vur kendini yaşama
dayan,dayan biraz daha
gelecek yarınlara
aç gözlerini umutla
yağmur yağsa da Mayıs'larda.
9 Mayıs 1993
Bir yaşam , kısa yazılan uzun öykü, milyarlarcası ve hepsinin farklı adı , sancısı , şair yüreğin dert görmesin. Saygımla...