Nalça

Dağı yamacı gördüm, gözümden şikâyetçiyim.
Düz yola gözü kördüm, ihanete tetikçiyim.

Ne zamandır yoldayım, bildiğin emekçiyim,
Doğarken yorgunmuşum, doğumdan emekliyim.

Altından yürürmüş su, devasa samanların.
Ne tuhaf iş ki bu, kurumuş boğazlarım.

Kundaktan çıkarken, sünmeyi öğrenmiş,
Kolosal bir kaşar olup, tabağa dilimlenmiş.

Tatlı dil dediğin, kocaman bir yalanmış,
O bahsettikleri devirin, yılanları kalmamış.

Küfretsem ağız dolusu da, yakarlar dilimi,
Bağlı elim kolum, Hâkim amca sinirli,

Boşa koy da dolmasın, yaşım oldu yüz elli,
Doluya koy da almasın, zalimin kolu bin elli.

Nalbant bey jileti çıkar, sakallarım kaşındı,
Bu yolu gide gele, nallarımız aşındı.