Ne Gavur Tanırım Ben Ne de Müslüman
Vicdan, derûnumuzdan gelen o müthiş ince ayar;
Ömrümüz boyunca bize en doğru rehberliği yapar.
Buna rağmen, her insan onu sînesinde taşımıyor;
Elinde, dilinde ve hattâ mîdesinde taşıyanlar var.
O ki, Birisinin (!) bizi gözlediğini ihtar eden sistir;
Ahfâd-ı Âdem'de MEVLÂ'yı temsil eden bir sefirdir.
Tasavvur, akıl, irâde, muhayyile, her ne var ise
Bütün bunlar, vicdânı tavâf etmesini bilmelidir.
Vicdan; o cellat ki, içimizde gizli bir kırbaç taşıyan,
Tanık yokluğunda bile, kendimize karşı tanıklık yapan,
Odur yine, tasavvurdaki en küçük sapmayı dahi bulan,
Huzûru bulmamız için, doğru donatımı bünyesinde barındıran...
Açıklamış olduk böylece vicdânı, âyan beyan;
Artık ne Gâvur tanırım ben, ne de Müslüman!..
Adamımdır benim o kişi, vicdânına kulak asan;
Vicdan adıyla bilinen, o mukaddes mîzana uyan...