Nebahat

kaç hoyrat çelişkide zaman
kaç dökülen gülün yaprağı kırık saksıda

döküntüler arasında uçarı kelebek
kafesin içinde mavi kanarya


uçup gitmemiş hayali tutup kolundan
havalanmak bilmediğin diyarlara

dünyam sendin hani Nebahat?
gitmeseydin
gittin
ve
soldu maviliği göğün
kendi içinde kayıp bu can

(şiirin hikayesi)



sevda yükünde dem tutar karanlık
gözlerin nöbet yeridir oysa aşk
ben sen de kalıyorum bu aralık...

akşamda ayaklarıma dolanan burukluk
kaçmak kurtulmaksa sevgiliden
hep dolu içimdeki sokaklar


hangi iklimin kederi düştü bilmem gölgeye
serinlikte bahar vakti
tiz bir çığlıktır hayal dediğim şimdi



söylenen yalanlar geleceğin enkazı
sana bakmak kendinden kopmaktır ya
kaybolurum satır arasında sığamam kağıda
oysa
senli bir hayali sırtlayıp şöyle
bir kumsalda belkide
veya
kışın ayazında acemice
kuru soğuk yalarken tenimi
kavuşmak vardı tamda şu anda
avaz avaza yenilmek seninle aşka
ah Nebahat!
ormanda sıkışıp kalan ıhlamur ağacı gibi
deli dolu tayın dört nala koşması gibi
çığlık çığlığa
bozkırda yalnız
eski bir düşün önünde tek başına
alevleri sırtlayan rüzgarı içerken gözlerin
şimşeğin dilinden aşırır kelamı dudakların
saklanacak yeri olmayan zindandır bilirim gözlerin
bundandır sen diye çarpması sol yanımın
ki;
bundandır haziranda ölüşü bir adamın
kaçmak kalmanın yarısıymış anladım Nebahat
yok yere debelenir sözler
sustukça az daha gömülür kelimeler
uzaklaştıkça
pusların arasında kaybolur kırmızı rujlu kadın
az daha kal desem
rol kesen şuh kadın sahnede
ne yakışırdı her şey sana be Nebahat!





bilirim...
lepiska saçlarında güneşin ışıkları oynaşırdı
akşama çalan kızıllığında göğün
çıplak bir venüs kaybolurdu da
arardım o mucizeyi
anlamazdım çoktan esir olan yüreğin çektiğini
yedi veren gülleri açardı teninde
bir gamzenin çukurunda ne gülüşler doğardı
serde gençliğim
deli doluluğum
soluksuz kalışım
ah Nebahat!
ve lakin;
Nebahat de kabahatti
ah delikanlılığım!

şimdi
bu ören yerinde
kendini doyurmayan düşlerin şehrinde daraltma dır ettiğin
sonrası...
ayılma sız sarhoşluğum
zincirsiz esareti yüreğimin

-dünsüz bir yarın düşlemek olmazdı diye
geçmişe yönelişi sözlerimin-

acısı duyulmayan hüznün enginliğinde siperdir aşk
en kutsal mabedin mermerinde bekler bu yüzden sadakat
yine de aşık olur
yine de severim Nebahat


ah yar!
aşk ezelse ellerinde
ecele secde ederim gözlerinde...



Ahmet Ormancı hocama en derin saygımla, teşekkürler...

06 Mayıs 2015 75 şiiri var.
Beğenenler (10)
Yorumlar (17)
  • 9 yıl önce

    ŞİİR di alnından öpülesi...

    kutlarım ŞİİRKADIN...

  • 9 yıl önce

    Işın hocam çok teşekkürler saygımla

    👧👧👧

  • 9 yıl önce

    Şiirdi,

    Güzeldi...

    Kutlarım👑

  • 9 yıl önce

    çok teşekkür ederim saygı ve esenlikle

    👧👧👧

  • 9 yıl önce

    Günün şiiri muhteşemdi, beğeni ile okudum. Değerli Şairemi ve bu nadide eserini yürekten Tebrik ederim. En içten selam ve saygılarla. Nice gün seçkilerine...