Neyin Hükmüdür

Bir gece anlat bana
Gündüze çalsın rengi
Dağların aksını alsın da doğsun yeşilimsi

Şehirde
Düğün ertesi sessizlik
Bebeler uyansın bir tek ağlamaksı
Gün yorgunken halaydan

Yorgun memelerden
Ilık süt dökülsün körpe dudaklara
Gıdım gıdım zerre zerre

Uçurtmalar salsın birkaç çelimsiz çocuk
Kanatları kurşunlanmadan
Yıldıza yanaşabildiği kadar uzasın urganlar

Yoksulluk avuntusu şehrin
Tanrının girmediği kıyılarında

Bir tarhana
Birkaç tahta kaşık
Köy ekmeği yanında kendi mayasından pişen toprak fırında

Bir de zeytin tanesi
Katık edip yarını
Sivri biber turşusu kekremsi, buruşturan dudakları



Sokak lambaları yanmaz
Şeytanın bile terk ettiği köşelerde
Bu yüzden sevişmezler
Omuzları amele yanığı
Avuçları kürek nasırlı yiğitler


Hasbelkader bebeler doğar
Yorgun şafakların
Ölüm saatlerinde
Sancısız ve prematüre

Boylarından büyük
Zıbınlar kuşanır
Bol gelen hayatın dar gelen bedenlerine

Öyle büyürler
Ayaklarından sarkan takunyalar
Yaralar çakıl taşları tırnaklarını


Neyin hükmüdür
Cezası nedensiz bedeller
Mum ışığı altında
Zelzeleden titreyen dam kiremitleri

Nisan'ı kaçırır
Sofasında yağmur birikintileri
Gök yangınlarında
Alınır ikindinin kaza abdestleri

Kıblesi şaşkın namazdır
Seccadesi yamalı
Kıyam

Rükûda ağırlaşır
Yorgun belin ilk ağrısı

Ve
Vazgeçer küfredip
Zamandan
Af dilemeden


Bir gece anlat bana
Gündüze çalsın rengi
Dağların aksını alsın da doğsun yeşilimsi

Şehir kurulsun yeniden
Düğün dernek
Halaya düğümlensin bilekler

Şehir doğsun yeniden
Zılgıt seslerinde tümleşsin
Yoksulla varsılın ayak sesleri...

14 Mart 2013 943 şiiri var.
Beğenenler (6)
Yorumlar