Niye
Kirli beyaz hayallerini gömüp
Yüreğini tutsak ettiğim yerden yazıyorum
Burası izbe mekân
Siyahın beyazı gasp ettiği
Renkleri uçuk düşlerin
Eski mavisi
Esaret türküleri söyleniyor
Pencere aralıklarından yıldızlara
Matlaşıyor gecenin ışıkları
Şehir sisleştirip
Avuçlarımızda demir kilit
Metal sesleri çıkarıyoruz
Alkışlarken ezgileri
Ruhun tecritleştiği
Zindanlardayız
Müebbetten
Gıyabında
Aşk şiirleri yazıyoruz yüzümüze kara çalıp
Unutup mazgallara attığımız dünü...
Dün
Demir yığınlarında
Buz kümeleri değildi
Değdiğimizde parmaklarımıza yapışan ve yakan
Yaralanmadı ki avuçlarımız
İzlerinden ürkelim
Ak göğüste
İki süt damlasıydık
Bebe dudağına ilişecek kadar saf
Kundak kokuları sürdük dudaklarımıza
Öyle öpüştük
Öyle sindik birbirimize.
Şimdi
Maviye kara çalmak
Niye...