Nüans

o bulutun
rüzgarlara karışası var

sevgilim
kumral kalp sızım
böyle yağmurlu havalar düzenimizi bozabilir
duygusal ritmimizi çıldırtabilir melankolisi
buhran buhran inkar yağabilir yakın olan uzaklığa

şimdi kurak bir rüyaya vaha oluruz
seraplarda elbet görülmek içindir
ama dokunuruz; tılsım bozulur
kalbimizin ortasından çatlayıp dökülüveririz

ağrıyan başın omuzuma haldaş olsun
derdin kardeşim gibi yakınımda
kulakların tanıktır ya evhamlarıma
sesini broş gibi yakama asasım gelir

sevgilim
kumral göz ağrım
acemiliğimi ihbar etmeye henüz hazır değilim
bilmiyorlar ki ustalık benim neyime
oysa yalnızca toyluğum ukala benim

renkli olmalı diyorlar uçurtmam için
bense simsiyah kağıtlarla kaplıyorum gövdesini
dikenli tellerle bağlıyorum kuyruğunu o biçim
yoksa ben onlardan değil miyim?

kimse anlamıyor telli duvaklı gelin olmuş heyecanımı
kimse görmüyor avuçlarım kanıyor ipler gerilince
ama artık acımıyor canım
acımıyorum gökyüzüne
(gökkuşağından tarafım galiba ondan)
ben böyle uçurtmamla bağrını yardıkça ağlar mı diye
(uçurumları seviyorum doldukça göğsüme)

bu sıralar
kapımı aşındırıyor geveze baykuşlar
'kim demiş susarsak geçer' diyerek
'beynimi yiyorlar!'
davul zurna eşliğinde


sevgilim
kumral soluğum
sonbaharlar eskisi kadar ürpertmiyor artık içimi
telaşsızca yaşlanıyor muyum ne!
üzerimize sağanak sağanak yağan bombardımanlarda
parçalanmıyor iliklerim ne tuhaf!
unutmaların arifesindeyiz ya hinlik mayınlarını
zift kokusuna da aldırmıyorum ondan
seni sevdiğim için yeşeriyor sonra dünya

aslında mektuplarla anlatması zor
incecik bir çizgi gibi duruyor kalbimizin ortasında
benim sana kıyamadığım günler; acıtmadığım canın
senin bana üzüldüğün günler; ölümlerime dublörlük oynayışın
öptüğüm resimlerin
ve her hecesini koklaya koklaya okuduğum şiirlerin geliyor aklıma
kalbimin belleğini yokluyorum kaybolmasın hiçbir anımız diye
mıhlıyorum içimin oyuklarına

aynıyız
aramızdaki fark diye bir şey yok
aramızda ayrıma düşen olmadığı için
nüansında grileşen dünyanın asık yüzü
biz seninle siyah ve beyaz iki gamzeyiz


sevgilim
kumral güneşim
tüm hukuk kurallarına aykırı olsaydık
çiğneseydik özgürlük için yasakları
yasadışı afişlerin acelece asıldığı gecelerde
renklerimiz aksaydı, karışsaydık birbirimize
dart oklarını saplasaydık bekçilere
elimi tutsaydın
serseri gibi kaçsaydık karanlığın koynuna

ikimizi nereye sakladığımı bulamıyorum
gülümsersek elektirikler gelecek
göreceksin
hüzün dediğin karanlıkta somurtan baldırı çıplak
kaçacak delik arayacak

kumral şarkılardan bir kehanet edindim
özlemekmiş en hakiki kıyamet
bu bir bedduaysa sen de söyle
sev! sev! sev!
sev beni ömrünce!


fulya/aralık2011

08 Şubat 2012 57 şiiri var.
Yorumlar (20)
  • 11 yıl önce

    Düzenlenmeli ..............Muhteşem bir zeka.....Ve ruh

  • 13 yıl önce

    kimse anlamıyor telli duvaklı gelin olmuş heyecanımı kimse görmüyor avuçlarım kanıyor ipler gerilince ama artık acımıyor canım acımıyorum gökyüzüne (gökkuşağından tarafım galiba ondan) ben böyle uçurtmamla bağrını yardıkça ağlar mı diye (uçurumları seviyorum doldukça göğsüme)

    kutlarım bu dizelerin sahibesini
    zengin imgelerle dolu bir şiir okuttunuz gözlerime kalın sağlıcakla şaire dostum...

  • 13 yıl önce

    Sizi tesadüfen gördüm. Günün şiirini daha sonra gördüm. Şiirlerinizin birkaçını okudum daha. Başka bir sitedende buldum şimdi burada olmayan şiirlerinizide vaktim olduğunca okumaya çalışacağım. Hani sayfa açılınca insanın "bu şiiri okumalıyım" demesi canı gönülden aşikardır. Sayfaya girince şiir bitiveriyor. İnsanda tesiri oluyor aniden. Yorum yapmak ve yorumu şiirdeki gibi libaslamak anlamsızca kalır.

    Diğer sayfalarınızıda da seçim şansım olmayabilir..

    Çünkü güzeldirler.

    Saygılarımla.

  • 13 yıl önce

    tebrikler...

    sevgiler.

  • 13 yıl önce

    Siire ve saire selam

    güne ve geceye mühürle gelmis

    icten tebrikelrimle