Öküz Ahmet
Ahmet diye biri yaşardı köyün birinde.
Bir öküzü vardı Ahmet'in,
Çalışırdı saban önünde.
Par par parlardı iki gözü,
Bakana parmak ısırtırdı
Ahmet'in öküzü!..
Tarlaları o sürerdi,
Zahireyi değirmene götürürdü,
Dinç, iri bir öküzdü.
Gün geldi ayakta uyur oldu;
Bir öğle karanlığında
Uzun uzun esnedi durdu.
Acaba dedi Ahmet:
/Fukara çok mu yoruldu?/
Yemeden, içmeden kesildi hayvan;
Bakar oldu yemlere, yavan yavan!
Komşular:
/Nazar deymiş,/ dediler.
Zavallıyı düşünceli ettiler.
Sordu akıllı bildiğine,
Çaresi nedir diye.
Dediler:
/Kurşun döktür,
Okut nefesli birine./
Kalktı sabah ezanında
Üç hocaya okuttu,
Aradan üç gün geçti,
Öküzü ölü buldu.
Ağladı saatlerce Yaradan can versin diye,
Öküz başını kaldırıp
Bakmadı bile!..
Kış geldi Ahmet öküzsüz,
Yaz çıktı öküzsüz.
Ekmek için tarlaları
Geçti saban önüne;
Koca gün saban çekti,
Döndü tarlanın içinde.
Görenlerin kimi güldü, kimi yandı.
O günden
Bu güne,
Ahmet'in adı,
Öküz Ahmet kaldı.
23.08.1973 Cağaloğlu-İstanbul
Ah garibim ahmet ah. Ne ahmetler neler çekti ve çekmekte halen daha kimbilir,
Güzel bir paylaşımdı abicim, Saygılarımla,
👍👍👍👍👍👍👍
özlü ,sade ve güçlü bir yorum du ağabey emeğinize sağlık tebrikler.
👍👍 öküz ölünce el mahkum neylesin ahmet 🤐
tebrikler nerden esinlendiniz merak ettim doğrusu......👍
👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍