Öldür Beni
şehvet,
keskin ve suskun
aşk,
acı ve yorgun...
bir kalem neler anlatır mesela?
kelimeler keser bazen insanı
çığlıklar oluk oluk akar yaralardan
mozaik olurken zaman
ve bileklerimi tutarken prangalar
hani sevda adına biraz
ve çamur gibi yapışmış vücuduma
senin adına ait ne varsa
neyim varsa neyimiz dün
o gün adına yazılmış
o gün işte o gün...
ah işte o güne öyle nefret kazılmış
kendim kadar,
sen kadar...
aslında bir masaldı bizimkisi
hiç varmış hep yokmuş
kuzunun kurda aşık olduğu
baştan aşağı ölümle dolduğu
ve sen çocuk;
büyüyeceksin bir gün elbet
sende gelinlik yanında siyah bir ceket
ve anne diyecekler sana
sözde kutsal olucaksın
takvimler geçecek
sen yalnızlaşacaksın
ve aynaya baktığın bir gün
saçına düşen ilk beyazda
beni hatırlayacaksın...
ve ben çocuk;
ayaz ayaz öldüreceğim kendimi
avaz avaz çığlıklara boğarken seni
bir senfoni olup çoğalırken boşlukta
ne varsa, nem varsa bu yorgunlukta
vücuduma yapışan bu aşkın kirleri
bileklerimde geçmişin dikiş izleri
gecikmiş bir intihar kokarken nefesim
toprağın altına gömülmüş her sesim
ve nikotin cehennemine bulamışken damarlarımı
sana böylesine açmışken bağrımı
öldür beni !
daha önce yaptığın gibi...
destina