Ölüm Akordiyonunda Bir Tuş
Bugün saçlarımı kazıttığım bir gün 
oğlumun yatağından düşme ihtimaline önlem aldığım
Suriyeli çocuklara üzüldüğüm
insanı yadırgadığım
gökyüzüne başımı kaldırmadığım bir gün 
yaşlanacağımı hatırlatan günlerden biri bugün
kelebekleri, serçeleri, kırlangıçları 
pencerenin dışında bıraktığım 
pencereyi de unuttuğum bir gün 
kızgınlıklarımı affetmek istediğim
kalbimin depremlerini lanetlediğim 
iplere dolandığım, çözülemediğim, kurtulamadığım 
şiir okumayı ertelediğim bir gün 
hani insan nerede olduğunu önemsemez
yine de o yolda ilerler, yolun da tarifi olmaz 
uzaklaştıkça uzaklaşır ya 
işte öyle bir sızı , hissetmediğim
belki de yine hissetmediğim 
o kurşunun sekmesi 
ölümünden habersiz bir düğün 
süsler
pembeli morlu 
kılcal damarlarımı tıkayan meydan 
şafağa nazlı keder 
çokça sebepsizlik belki de 
ayak basma heveslisi cinayetler gibi yaşamın içinde
o en masum noktaysa dünyanın ilk günü 
bir o kadar da yalnız 
bir o kadar da fazla iki nokta
...


