Ölüm Sessizliğin Az İlerisi
Düşme benliğimin çapaklarına
Ölüm sessizliğin az ilerisi
Gözlerim koyuya çaldı bu gece
Bulutlar susuzluktan çatladı gene
Ve toprak sırları bağrına bastı
Kan revan içinde ayak izlerim
Yokluğun benliğimi darına astı
Perdeden çekildi tüm gerçeklerim
Şimdi anılarım düştü eline
Sarhoş uykusuz senaristlerin
Kaç kişinin katili olacağım kim bilir
Kana gene bulanacak ellerim
Ölüm sessizliğin az ilerisi
Konuşan gerçekler susansa benim
Bir adımım kaldı o soğuk gerçeğe
Sessizlikten ötesine geçmedim
Sessizlik şehrine misafir oldum
Kimliği baş ucunda durur evlerin
Ve oturdum çöküp mezar başına
Ölümüne sessizliği dinledim
Kimi çok şeyler anlattı bana
Kimi sustu sustu inatla
Kimi benliğime bir oyuk açtı
Dipsiz bir kuyuda buldum kendimi
Çıkması çok zaman alacaktı
Sustum ve onlardan saydım kendimi
Sustukça susadı ruhum rahmana
Eski bir ben vardım andım kendimi
Konuştukça sessizlikle derinleşti her mana
Gerçeğin koynunda sandım kendimi
Ölüm sessizliğin az ilerisi
Sus şair sessiz ol gelir gerisi
Sessizlikle başlar tüm fırtınalar
Sessizliğe gebe tüm bu çığlıklar
Sus sessizliğin haykırsın bırak
Sesini bastırsın yaygaraların
Yürüsün gerçeğe yalın ve çıplak
Üstüne kapansın tüm naraların
Ölüm sessizliğin az ilerisi
Sus şair sessiz ol gelir gerisi
Güzel yorumlarınız için teşekkür ederim.
Ne güzel bir şiirdi. Hiç bitmesin istedim. Susmayı dillendirip haykırmayı yüreklendirmişsiniz. Bu harika şiir için TEŞEKKÜRLER Mahmut kardeşim.
Çok da fazla susma şair yaramıyor ülkeye,ellerine sağlık....