Ölüm Tarlaları
Güneş yakar
Boyun büker başaklar yalnızlığa..
Çocuk haykırır kör adamların dişli saltanatına
Duymazlar!
Sessizlik ve Ay üfledi sonunda sokak lambalarını
Birer birer çatladı kaldırımlar
İki insan boyunca devrildi aşk!
Kemanlar uzaklaşıyordu bir kadının naaşından
Kırılgan ayçiçekleri henüz avluda,
Şiirse safını almıştı çoktan..
Dört harfte yarıldı gökyüzü
Kızgın coğrafyasına!
Şaha kalkmış kederler
Geçirdiler kementlerini çaresizliğin boynuna...
Demiştim sana
Zamanın yüreği sızlar bu gidişe!
Önce ağaçları öldürecekler
Sonra kitaplar yakılacak zafer naralarında
Kuşlar ise asılı kalacak öylece
Şairin kollarında...
Böylece vakitsiz ölümlerden biri daha
Takılacak saçlarımıza,
Hani tüm sıfatlar nereden baksan Vietnam!
Çığlıklar üşengeç kapılar ardında
Çığlıklar binbir gece masallarının unutulmuşluğunda
Ve mumlar...
Ah çocukluğumun ışıltısı!
Hani eliniz elim üstündeydi...
Usulca çekiliyor yeryüzü kendi dalgasına
Ve ağlıyor karanlık
Çünkü düşen her bağımsızlık kanatır yaraları!
Ey ademoğlu!
Sen nasıl uyuyabiliyorsun
Hiç mi düşüne girmez ölüm tarlaları...
ademoğlu, hayatı zevki ile bilir ve o sıfatıyla sürer saatlerini..ölüm tarlasını düşünürse yaşamış sayılmaz..(en azından benim fikrim...) tebrikler...hoş bir tasvirdi...👍😙
Sessizlik ve Ay üfledi sonunda sokak lambalarını Birer birer çatladı kaldırımlar İki insan boyunca devrildi aşk! Kemanlar uzaklaşıyordu bir kadının naaşından Kırılgan ayçiçekleri henüz avluda, Şiirse safını almıştı çoktan..
güne düşen inci tanelerinin ustasına tebrikler👍
çok çoook güzel 👍😙
tebrikler arkadaşım👍👧 sevgiler selamlar👧
Tam en güzel ara nağmede kemancı yayı yanlış tele dokundurur.Sonrası... sonrası şiirde. saygılarımla
anlatımı ustaca yine, tebriklerimle minem, güzeldi👍👍👍👍👍