Ölümün Yüzü
Kasem et üstüne günahların
Ve çık
Çıksan ölüme
Günahların kat kat
Namütenahi ruhuna akıt
Yalın bir vaveyla
Ölüyorum galiba ıslak ve sıcak
Yıldızlar birer birer söndü.
Gözlerimizin gördüğü,
Şahadet öncesi ölümün yüzü...
Âlemi sema anlatsın nasıl öldüğümüzü...
Ayak sesi gibi uzaktan ıslığı,
Ölümle karşı karşıya geldiğin esna.
Es yok bestede;
Zaman şimdi dokuz boğum.
Boğazımda süfli insan kokusu,
Anlatsın nasıl koktuğunu...
Göğe yükselişe az kala,
Derinden bir vaveyla
İşte o ara film gösterimde gözlerde...
Yaşananlar, her ölümlü kadar bilinir.
Hiç yaşanmayanlar, sükûta imkân bırakmayan;
Yüreklerden incecik sızı akar,
Anlatsın nasıl durduğunu...
Mahsus ya da başka husus...
Göze alınarak işlenmiş günahları,
Sığınıp kalan köşedeki sevaplar
Anlatsın nasıl karşıladığını...
Aldırma gözlerin akıttığı yaşa.
Gün olur devran döner,
Ölümü muhakkak her can tadar.
Bilinmez; belki değişir her akdin kefareti
An ben an.
Küçücük bir gülücük bile kâfi mesela
Alınan son nefeste;
Anlatsın nasıl verildiğini...
Son vedadır, manası herkese müşterek.
Salası sedadır, meşkine erek.
..maddi koşullarıyla içten zaman birikimleri geniş bir analizi söylemiş satır satır kalıcı güzel bir düşündürme yöntemiydi şiir teşekkürler tebrikler...
yüreğinizden güzellıkler eksılmesın Aylım hanım...güzel bir şiir okumanın keyfını yaşadım tebrık edıyorum