Ömür Dediğin
Kapamışım gözlerimi
İzliyorum gökyüzünü usul usul
Bulutları yormadan
Maviyi kirletmeden
İzliyorum sadece
Keşke demekle bitmiyormuş
Hayal kırıklıkları
Ya da unuttum demekle
Kabuk tutmuyormuş gönül yaraları
Ben senden öğrendim bütün bunları
Belki de yaşamdan...
Ne fark eder ki
Ne de olsa ben sende yaşıyordum
Sen ise bir başkasında
O kadar acı ki içime attıklarım
Ne yorgan altlarında
Ne de pencere kenarlarında
Bulamıyorum tesellimi
Bazen sevda değilmiş diyorum kendi kendime
Bazen karmaşasına bırakıyorum
Tekdüze yaşamın
Yine de güneş batıyor
O kızıl akşamların ardından
Yükseliyor yıldızlar
Solgun
Solgun
Belki Tanpınar'ın sözleri kadar
Hafif olamadım
Belki Karakoç'un mısraları gibi
Hissedemedim ışıksız ruhumu
Oysa ben gariptim , saftım
Bir çiy damlası kadar olamadım
Hatta
Acıtamadım bedenimi
Dikenli bir gül uğruna
Fakat tüm mesele bu değil ki
Şimdi gözyaşlarımla ıslattığım
Şu beyaz sayfaları kirletirken
Bir yerlerde ezilen bir yürek var
Yapraklarını toprağa
Dallarını semaya vakfetmiş
Bir yürek var ezilen
Ben böyleyim işte
Görebilsem, duyabilsem de her çileyi
Utana utana katlanıyorum
Ve her zamanki gibi yaşlanıyorum
Günden
Güne
Ne üstüne basa basa
Üzmek gerekir kaldırımları
Ne de altında ezile ezile
Üstün görmek gerekir yılları
Yaşayacaksın garibim
Saçına düşen aklara aldırmadan
Aynaların her söylediğine kanmadan yaşayacak
Bile bile katlanacaksın acılara
Ve seveceksin içine attıklarını
Seversen ne kaybedersin sanki
Zaten ömür dediğin
Emeklemekten bastonlara dayanmak kadar kısa
Sevmek nedir bilmezken
Kaybettiklerin kadar kıymetli değil midir
Şimdi ufukta bir kızıllık
Yavaştan yanıyor sokak lambaları
Oysa caddeler üşümüş
Yıldızlar solgun
Bir ben kalmışım geriye
Sessizliğe dert yanan
Ömürlü şiir. Yazan kalem var sevgiyle..