O'n Saat

1. Saat

daha fidan gibiydi
serkeş hüzünleri

sonuçsuz bir akit uğruna
kurumuş evvel zaman
en yakın
ibremize
aldanıp da

meğer ibre de düzenbazmış
uzağı yansıtmaktan uzak
pıhtılaşmayan menfaatleriyle
kandı mı, kandı
kandık mı, kandık

zaman su gibi diye kandırdılar bizi,
suyu zaman diye inandırdılar bizi,
oysa bir tek gerçeklik vardı hayatımızda,
evvel, zaman içinde,
kalbur da saman içindeydi,


İşte soyu sopu böyle başlar bugünün,




2. Saat


malum
sürekli bir ifrazat, dilde
amel defterinde yer kalmamış
bağışlanan tekrarlardan

mecburen satılığa çıkarıyoruz
ilim irfanın, irfanını,
ilim irfan sahibiydik keza
keza öyle bilirdik, astarsız aynalarımızdan
hemfikiriz bu sarhoşluktan

3. Saat


iffetli bir son diliyoruz
ikiz ruhlu kadınlardan ve erkeklerden
"bu son olsun" culardan
"bir daha yaparsam iki olsun" culardan
biraz da kızıyoruz
herakleitos biblosu göndermek istiyoruz o'nlara
yanında her eve lazım bir pisagor teoremi tabii
bilelim ve bilsinler diye bir, acının alanını

4. Saat


mavi şarap, çölümüzdeki bağlardan
kör bahçıvanlar koparıyor dalından
bilemeyiz hangi üzüm yiğittir
hangi üzüm kafa yapar, tesellilerimizde

yeni doğan ünitesi
arzularımız dar bir kuvözde
mayası bozuk kuşkusuz
ağlayarak iyileşecekler

Ve biraz da kabartma tozu egolarımıza
ruhta bir şişkinlik olası muhakkak

5. Saat

İçip içip dağıtıyoruz, ruhumuzun hayrına
bir de çeşme yaptırıyoruz, sevmişlerimizin ömrüne hürmet

Adı kötüye çıkmış, bağrı yanık şehvetlerin
tıynetsiz bir huy da olabilir mesela
cennetlik bir heykelin güler yüzlü göğüsleri mesela
ışık hızında görünüp, kaybolan limanlar gibi

rol dağılımı :

arka bahçesinde yasak ihtiras yetiştiren
bir köle taciriyim
yine de iyi kalpli bir tacirim
gibi avuntusal bir meşgale
gece gece


6. Saat

Mısır ekmeği kralının elçisi çalıyor kapıyı
"sultanım mısır ekmeğiniz."
bir neyzen klasiği, şarabi bir loşlukta

- çıplak soğuk mudur?

Ulaklar pek bir dilbaz
sırada suçlar var :
düşünce suçu, sevişme suçu, inanma suçu
güvenme suçunda tıkanıyor ikinci damar

neyse ki aklanıyorum tüm düşlerimde

7. Saat

derisiz, yağsız oval müjdeler
bir uçtan bir uca
son durak, ilk durak
bir macellan klasiği
bu xl kefenler de bize nasipmiş
amin...

sorgusuz, sualsiz, hayasız bir yorgunluk
yan sanayii orgazm masallları
bilfiil saklı keyifler
unutmadık tabii :
mürüvvet bir kadın ismidir
lakin unisex

8. Saat


kayıt dışı, mutluluktan muaf bunalımlar kitabesi
kitabe bir kadın ismidir, anaç kapıların saklı anahtarcısı
rastgele bir sayfa açıyoruz
önce o, sonra ben okuyoruz
soldan sağa, nispeten sonsuz
2 gözlü dolaplar yeter, biriken rüyalar için
ya da bir gözü mavi bir gardrop, lüzumsuz sevişmeler için
malumunuz yeni taşındık, kare bulmacanın o tuhaf sorusuna

yakınlık terk edince, uzaklık dul kalıyor haliyle
öyle bir başına, bir yetim dudağıyla

öpmeye çalışıyorum, olmuyor :
- "geçersiz kullanıcı adı..."

9. Saat

Çakır bir düşün ovasında, keyfe keder güdüyoruz zamanı
hoş bir belagat lakin, erginlik hırkası üstümüzde
bir kadeh yol daha, şifa niyetine nasırlarımıza

Üç adam ve bir baba sis bulutunun ardında
babadan bir çıkar, "ana"
sancılı bir çıkarma işlemi
üç gün üç gece ağlayan bulut kız
daha sağlamasını bile yapamadan hayatın

göz altı, göz altları, gözlerinin altları,
her çizgi buğulu bir öykü
ya da kırmızı kartonlu kalbe atılan bir çarpı
anladık ki, kimse unutturamıyor o ağacın gövdesine yazılanları :
"ali ayşe'yi sevmiyor, belki ileride..."

10. Saat

Bazen cünüp bir cümle ürüyor yaralı bahçemde
cevval hallerinde arsızlığım

Ancak arkamızda bir sürü gömü
ne güzel keseledi tellaklar bilinçaltlarını
ne kir çıktı ne kir
üstelik kimse okumadı o şarabın prospektüsünü
yan etkisi belki bir nefes rüya
bir dirhem pencere, kenar süslü

Onuncu Saat, akrep ve yelkovan halden anlar
"kaybolmak" bir erkek ismidir bazen, bisexuel
karşı cins, çok karşıdadır belki de
ya da çok karşıdır, büyülerin gerçekliğine
dolu bir ambar, dolu bir ibrik, kim yedi içti bunca sözü

Belli ki tanıdıkça belirginleşiyor tablodaki kanyon
tanıdıkça pastelleşiyor, öncesiz kuşlar
Belki de kayboldukça güzelleşir eski zaman çiçekleri

Hikaye aynıdır belki de, kim bilir
yaprakları açtığı gün ölen düş kadınları gibi...

11 Nisan 2016 32 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 8 yıl önce

    Evvel zaman gelen zaman ve giden zaman arasında geçip gidiyor hayat Oktay Coşar şiirlerinde tat var her zaman...👍ud83eudd20ud83eudd20

  • 8 yıl önce

    Çok çok özgün bir şiirdi ustaca yazılmış

    hikaye aynı olsa da yaprakları açtığı gün ölen düş kadınları gibi... gidebilir miyiz hüzünleri bırakıp zamanın ötesine ne dersiniz şair

    Tebriklerimleud83eudd20ud83eudd20ud83eudd20