On Yüzler Ondur

Memleket tamah, memleket hırs
Memleket tıs ve memleket cıs
Sıla gem tutmaz, ahir akar, baş bakar

Boş düşünle kardeşim, taşınırsın
Sanıştı kaşınışla bakarsın
O, olmaz ise, bu;
Bu olmazsa şu; der yakarsın...
Bu tutumlar senin
Ederin mi, hederin mi, kederin mi?
Şaşışla tutarsın, elde var bir galiban

Bu iki şer, bu ikiyle, ahir
Çıkmaz bunlardan tahir (temiz)
Biri tarihi yıkar
Biri oluşmadan daha
Gelişmeci tarihin önünü tıkar

Tek başına taliban
Gelir bağıra bağıra
Uykuda gibi diğerleri
Sanatçı(sı)na ağıra ağıra...
Elvermez, tırsanından ciğerleri

On yüzler, saf tutarla yatmış; sağıra
Bir adama ilişkin seslenişle, çağıra
Denk düşüşle olgulardı, sıra sıra
On'lar, anlamdı; anlatımdı; feryatlarında
Hakikati Melamilikten üslenişti; yağıra yağıra
Böylesi zamanlar; ödleğe de, hötleğe de

Aynıyı yaşar gibi iken, herkes
Farkındalıksa eğer, bilişte ortam
Süreç el vermiştir
Ortamıyla rotam
Muhatabını germiştir
Yaratmanız da, daraltımınız da;
Kendi elinizledir
Olanaktır, istemsek dahi oluşla
Olmaz böylesi elverişlilik, doluşla
Denk düşerlere, sert gösterim
Huyunuzdur; selinizle, yelinizle
Aktan, karadan geliminizle.

Elverişli olan
Kod uyuşması gibidir
Siz de, bilemezsiniz
Neciyesiniz!
Şartlar oluşur,
Koflar doluşur.
Yüzler büzüşür,
Gözler süzüşür.
Sanatçıyım diye
Aydınım diye
Elini sallasan değerden
On yüzler
Ne de sessizdiniz,
Ses verecek yerde
Zamanın eleğinde seçilimle
Düşüşle ona
İnsanlığa hediyesiniz

Değerlik olmuyor
Olmayınca verevine; alkış
Hadsize ve taliban-i dirence;
Emeği caydın
Sanatınız kadarla,
Sanatçı ve aydın
Mukavemetince düşülür
Zaman kaydın
Komik,
Komik kadarla komiktir
Sanatçı aydınlar
Yarınlar kadarla aydın
Dışla, kışla; denk düşerin
Seçimiyle omiktir.

Bir özün gözü
Canı istilamladır anlaşılışı
İmarla, anlatımla süreç olursun
İnsanlık anıtı
Eleştirmez az biliş, kâfi duruş
Düz gitse de davranış
Anlamazla yıkar kavranış
Ucubedendir sanıtı

Ne yerindir, yer
Gökledir yerin
Başlar uzak olursa
Değişimle ezer gelir gerin

Ne yerdedir, ne gökte encamın
Meğer ki yoksa türünde kanat
Ne adamsın, ne sayılgandır sercamın
Eğer yoksa sütüründe sanat

Var bir tereddüde mahal galiban
Yakaya tutuşmakla kalır taliban

Nefesi nefes değildir
Borudan sürüm
Gözü göz değildir
Sözüyle dürüm
Oyala şırla önemser kendini
Be! bile bile ile taliban
Bilimse bağıntıca
Duruş vermezlerle galiban

28.04.2011

Galiban: kararsız olmakla elde tutulan o muydu, bu muydu? Denişlerin ikisekli oluşuyla 'galibayı" sahiplenmecili davranışlar.

Düşüşle ona: Aydın sayısını, öyle yüzlerce gibi göründüklerine aldırmayın. Aktüel şartların elvermesiyle, zamanca bir seçme ve elemeye tabii tutuldular mı, aydın sayısı bir elin parmak sayısını geçmezler. Sayıları ancak beş, on kadardır.

Sanıt: Zannetmek, öyle sanmak, tahminde bulunmak

İstilam: Kâbe'yi tavaf ederken elleri Hacer-i Esvet'in üzerine koyup, onu öpmek demektir. Diğer bir uygulama da Kâbe'yi ziyaret sırasında, namaza durur gibi el kaldırışlarla, tekbir getirerek Hacer-i Esvet taşını selamlamak.

Melami: Bilmezdi, hor görenin; hor görmesine aldırmayan. Kalbinde Allah'tan gayrısının varlığını (tüm aracıları atan, Allah'la kendisi arasındaki aracıları kaldıran) ekolden olan kişi. Yani, kendi içinde erdemi, sanatı taşıyışla; insan için estetik ve güzel olanı çeşitli şekillerde sorgulayan devinim.

Yağır: Sırtta taşımlık yükten oluşan, sırt yarası.

Sütür: Birbirinden ayrılmış dokuların, bitiştirilerek dikilmesi.

Şürekâ: yetilerini iş birlikçe oluşla, toplum yararına karşı duranlara iştirak edenlerdir.

Omik: direnç gösterir, dirence denk düşer olan elektronik devreler. Direnççi özellik.

Mahal: olmasına meydan verir olmak, olmasına engel olmamak

06 Temmuz 2011 288 şiiri var.
Yorumlar