Ön/sözünde Nefes Kiri I

Ve... Konuşma vaktidir zamandan uzak,nefese tutunarak...




Yaşadıkça üşüyorsa usul usul gül bahçem
Ve Özgürlüğün tozlu kafeslerindeysem şayet
Umutsuz yazıtların ardına saklanan da kim
Avare tutsaklığa siyah mısralar düşen ben isem...






Yedi ceddim ah ile gülümsüyor
Nevalemdeki huş sesli hikâyelere
Boğulduğum kıyılarda şımardıkça yaralar
Her istila çocukluğumla vakte hâkim
Arta kalan inkisar.






Sanrılarıma sürgün mevsimler gizlenirken
İki yakasına sarılmışım babamın
Mağrur kuytularında salıncağımın
Anlık sevinçlerim seferi
Bir o yana bir bu yana hüzünler salındıkça
Hicran faslı diyabetik kederim...




Gözlerimin uhrevi saltanatına gömülü semazen dillenişimle
Ümit saydığım yarının suretine
Huysuz bir bakış geriyor sükûnet sapanlarım
Fırlatıyor emanet gülücükler gözbebeklerim
Dingin değilim ayinler söylenirken
Yüreğime kederden hicret vaki
Şerh düşüyor kelamım,yarı çıplak umuda
Kör gece vakti...







Devrilmiş sadakatler topal yürür vicdanlar
Umuda benzemiyor zifirden yansımalar
Ve hıçkırırken gün doğumu gecenin çığlığıyla
Kızıl bir ağrı sızar seher uy/anılarına...




Kıymık batımı zamana , şebnemli gülümser öfke
Ah haykırdıkça kudurmuş baykuş diller
Gam kalır acı badem
Mızrabımın serinde türkülere vurarak ...






Alazlanınca dua
Günahlar merhametsiz kıyama kalkar...

16 Mayıs 2010 326 şiiri var.
Yorumlar (12)
  • 14 yıl önce

    3. Bir adam kendi kendine konuşuyordu: 'Ne kadar mutluyum, benden iyisi yok, karnımı doyurdum, yarın çalışabilecek gücüm de var... Benden iyisi yok...' Hükümdarın adamları suyu falan unutup hemen içeri daldılar. Bu son derece yoksul kulübede bir adam yere oturmuş, kağıt üzerine serdiği peynir ekmeğin son kırıntılarını ağzına atarken bir yandan da türkü söylüyordu. Hükümdarın adamları 'Nihayet bulduk'diye adama doğru hamle ettiler ve yanan tek bir mumun zayıf ışığında adamın gömleğinin olmadığını gördüler.

    Uzun bir öykü oldu biliyorum. Ama Kimi zaman mutsuzluğumz çokların rahatsızlığı olabiliyor. 'Yeni bir ayakkabımın olmayışına çok üzülüyordum ta ki ayakları olmayan birii görene kadar. ' demek geçiyor içimden. Tebrikler hazl Hanım... En büyük servetine sevin ki bir dünya güzeli kucakta bir sevdalı eş kolunda.

  • 14 yıl önce

    2. Kadın bildiği çareyi anlattı: 'Adamlarınız ülkeyi dolaşacak, ülkenin en mutlu adamını bulacak, onun gömleğini alacak ve size getirecek. Siz de bu gömleği giyince iyileşeceksiniz...' Adamları hemen ülkeye dağıldı. Önce en zenginlerin kapısını çalmaya başladılar. Ama hangi zenginle gidip konuştularsa onun hiç de tahmin ettikleri gibi mutlu olmadığını gördüler. Aralarından bir iki kişi, en değerli gömleklerini verdi. Hükümdar gömlekleri giydi fakat bunların da herhangi bir faydası olmadı. Böylece o gömleklerin sahiplerinin söyledikleri gibi mutlu olmadıkları ortaya çıktı. Hükümdar köpürüyor, adamları bütün ülkeyi adım adım dolaşıyor, artık zengin fakir dinlemeden mutlu insan arıyor ama bir kişi bile bulamıyorlardı. Durmaksızın dolaşırken susuz kalan hükümdarın adamlarından birkaçı dökülen bir kulübenin yanından geçmekteydi. Su istemek için yaklaştıklarında içeriden gelen sesi duydular.

    %..

  • 14 yıl önce

    1 Dingin değilim ayinler söylenirken Yüreğime kederden hicret vaki Şerh düşüyor kelamım,yarı çıplak umuda Kör gece vakti... Neden mutsuzluk? Umudun çıplaklığı gerçekliğinde mi yokluğundan mı? Çıplaklık denince kendimi masalcı baba gibi bu öyküye atıveriyorum: Bir hükümdar amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Ülkenin bütün hekimleri saraya geldi, komşu ülkelerin hekimleri de çağırıldı. Ama hastalığa hiçbir çare bulunamadı. Hükümdar, herkesin gözü önünde her gün biraz daha erimeye devam ediyordu. Umutsuzluk içinde çırpınırken son çare olarak bütün falcıların, büyücülerin bulunup saraya getirilmesini istedi. Adamları koşuşturdu. Ülkede ne kadar adı falcıya büyücüye çıkmış insan varsa toplayıp getirdiler. Falcılar, büyücüler hükümdara tek tek baktılar, bildikleri bütün numaraları yaptılar, ama hiçbiri herhangi bir iyileşme sağlayamadı. Hükümdar artık iyiden iyiye umutsuzluğa düşmüşken günün birinde sarayının kapısına bir yaşlı kadın geldi. Bu kadın hükümdarın derdini nasıl çözeceğini bildiğini söylüyordu! Yaşlı kadını hükümdarın yanına götürdüler. Hükümdar yatağında doğrulamadan, 'Söyle kadın' diye güç bela konuştu: 'Neymiş senin çaren!'

    %..

  • 14 yıl önce

    ustam ellerine sağlık güzel olmuş tebrik ederim 👍

  • 14 yıl önce

    Alazlanınca dua Günahlar merhametsiz kıyama kalkar...

    zengin kelime haznesi ile bir bir nakşedilmiş yine dizeler

    fakat ben illede final dedim yine .

    tebrikler hazalım sevgimdesin her daim👍