Onu De Hele

Fakirlik kaynatıp dert ocağında;
Suyuna bandın mı, onu de hele!..
Öğlen sıcağında orak sallarken;
Güneşte yandın mı, onu de hele!..

Patozun yanında dirgeni tutup;
Beş aylık bebeği sırtta uyutup;
Ocakta kaynayan aşı unutup;
Uykuya kandın mı, onu de hele...

Yataklar hasırdan, yastıklar saman;
Rüzgâr ılık ılık eser bir zaman;
Bıldır gömdüğünü, ?Of aman aman!';
Diyerek andın mı, onu de hele!..

Toprak ?sâhip' olmuş, beden ?uşağı';
Uzaktan görünür ebemkuşağı;
Geven topluyorken dere aşağı;
Düşerek indin mi, onu de hele!..

Kahır resim çizer, karakaşında;
Buram buram emek kokar aşında;
Evine dönerken davar peşinde;
Eşeğe bindin mi, onu de hele!..

Nasırdan silinir parmak ucumuz;
Yük eylesem, bir katırlık, göçümüz;
Şehirden uzakta doğmak suçumuz;
Bir lütuf sundun mu, onu de hele!..

İsmimiz bulunmaz mezar taşında;
Çoğumuz yatarken civan yaşında;
Hayale dalıp da ocak başında;
Yanarken söndün mü, onu de hele!..

Üstümüzde dam olmayan yapıdan;
Hâlimiz icrâlık, ceza tapu'dan;
Çaldığında açılmayan kapıdan;
Susarak döndün mü, onu de hele!..

31/10/2013
Saat: 21:17

01 Kasım 2013 1086 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    anadolu kırsalında ki sarı sıcakları, harmanı, hasatı ve yaşanan onca zahmeti, çekilen çileyi nede güzel anlatmışsınız.. anlattıklarınızı gayet yaşadım. çünkü uzak değilim dizelerinize. (şimdi her ne kadar hasretini çekiyor olsam da şimdilerde)

    çaresizliği, akşam tarla sırtlarından dönen davar sürülerini, boynunda ki çanları... çocukların taktör römorklarına koşarak asıldıkları zamanları, (bilhassa kendimi) gördüm usta kalem...

    hakikaten çok güzeldi...

    yarı gece it sesleri uzaktan, gelir, gelir kulağıma, giderdi... karanlığı korkuları yenerdi... (Esat Kabaklı'dan)

    şiirdi şair, şiirdi...