Öteye Yol
Öteden başka bir yere yol yok
her şey oraya kadar!
Orası eskinin sonu,
yeninin başlangıcı.
Orada bir; dost, düşman;
bir; tanıdık, yabancı.
Orada doğru konuşan,
orada yalancı.
Ortaya çıkan acı
Orada,
inancı eleyen sancı.
Ayrılık ağacı orada çırpılır,
orada budanır vuslat ağacı.
Her ilaç el uzatır orada
her yaraya kadar!
Öteden başka bir yere yol yok
Her şey oraya kadar.
Sevmek oraya,
nefret oraya kadar!
Yermek oraya
övmek oraya kadar!
Yoksulluk, zenginlik;
yorgunluk, dinginlik;
oraya kadar...
güzellik, çirkinlik
yükseklik, enginlik...
Ümit oraya kadar
ve ümitsizlik oraya...
Savaş oraya kadar
be barış oraya..
Ana, baba; bacı kardeş
mert, kalleş
itaat/isyan; inkar/ikrar
her şey oraya kadar.
Birdenbire erir
buzdağlarından zaman...
buharlaşır her şey birdenbire...
Bitmez yollar tükenir farkında olmadan
gerekmez olur ek süre.
Kendi kendine yazar
ve sahneler oyununu meydan...
- bütün çırpınma, yırtınma boşa;
hiç kimseye rol vermez oyunda.
Gerek kalmaz aceleye, telâşa;
kalır herkes,
kendi rolü, sahnesiyle baş başa!
İnanırsanız orada,
ne el bulunur ne maşa!
Ey mâzinin saygın yiğidi!...
ve ey emsâlsiz güzeli, ezelin!..
- Düşün bir, eski hâlin ne idi?
Mahkumdun makama, kumaşa
hükmederdin dağa, taşa
Eğer becerebilirsen...!?
Orada da burada yaşadığın gibi yaşa!