Otuz iki Yıl
güneyin doğusundan-batısına çıkan bir yol
bir mola vakti, durup geriye bakmaya
hesap yapmaya, hayal kurmaya..
otuziki yıl ne zor yaşanılırmış
ne kolay düşünülürmüş bir çırpıda!
tütünümün kökü hangi renk toprak sever
dumanı beni mi zehirler
yoksa beni mi temizler toprağın üstünden?
ne bilem ben..
zehirleniyormuyum, temizleniyor muyum
ne zormuş bilmek!
bir dilin bir çok lehçesi tutunmuş ağzımda
her görenin köyden teyzeoğluyum
bir yola basmış kara papucum
bir yola uzuyorum gölgesiz!
bir çınar görüyorum sonra
uzayan bir çınarın gökyüzüne uzanması
ne yüce bir emek
gölgesinde oturmak ve düşünmek otuziki yılı
ne zormuş bir çınarın gölgesinde ezilmek
sevmek, vazgeçmek..
hangi bulutlar beslemiş bu çınarı