Oysa Anan Akıllı Kuzum Derdi Sana
Ne gibi işlere yaradın hiç bilemedin
Oysa anan akıllı kuzum derdi sana
On beş yıl mektep yaladı dudakların
Belalı korsan aşklarda yoğruldu en verimli yılların
Tarlaların kuru başakların harman yeri
Yağmurun tılsımı değil mi böylesine seni aldatan ağlatan.
Her yıl koşuya katılmak kaydıyla adam olmaz laflarının saf durduğu
Kayda geçti,Adres tamam.
Tuik sürümü bu.
Pirzola kebap kokulu vitrinlerin kadın budu....
Kurgu filmlerini aratmayan
kuruşluk peçete kâğıdından aşk levhaları
İsmi, armoni çalıyor..
Çok güzel bir kadın.
İşte memleketin en boyu en kısa.
Yıllar geçtikçe ayrık otu gibi sardı beynimizi,damarlarını tasa
Kavramlar değişti, İşe yaramıyor konuş konuş
Paşa dilinden işgaliye reçetesi
Deve yükseltisinde resim çiziyor mono roza.
Okuduk kırkını deviren yaşın üstünde
Barışmıyor ne iskemle, ayak takımı nede masa
Seyri mümkün değil, kamaşan gözlerimizin üstünde
dans eden eskiye özlem içmizde tuhaf akşam.
Hurdacı hamam taşına muhtaçken
Son kirler dökülüyordu taş yarığına
Yıkım haneden..İyi çocuklarsınız diyen yaşlı fil.
Sap samanın ne olduğunu anlamayan
Gresi bitmiş bilyeler dökülürken diz kapaklarımdan
Gönlün savaşıyordu doğu cephesinde
Bileğimi yıkan son kadın uykuma resmini çiziyor...
Ahlak gri bir masa, ortasında çırılçıplak dans eden kumral
Dağ telaşa düşmüş organ yanıyor..
Martılar siyah bu geceden sonra.