Perişanım
Çiğ düştü senin için kurduğum 
Yoluna, ayaklarına serdiğim cümlelerime 
Körpe çığlıklar yankılanıyor 
Yaşadığım şehrin mahzenlerinde 
Ümitlerimi yitirdim arka sokaklarda 
Bir katil bekliyorum şimdi canıma 
Ve susuyorum, çığlık çığlığa 
Susuyorum.... 
Sabaha gebe, sisli, ayaz bir gecedeyim 
Ellerimde soğuktan emanet mor lekeler 
Cebimde son bir yudumluk izmarit 
Yangınlar düşlüyorum, hayallerimin arşivine 
Ve bir kıvılcım düşüyor, düşlerimden yüreğime 
Bir ses arıyorum yalnızlığıma 
Bir cevap ümitsiz ifadelerime 
Bir el belki de perişan gecelerime 
Ölüme terk edilmişçesine acizim 
Dayandığım her ağaçtan kahpelik soluyorum 
Yaslandığım duvarlardan darbeler alıyorum 
Öfkem taşıyor yürüdüğüm kaldırımlardan 
Ve yüreğimden dizginlediğim nefretimi salıyorum 
............................................ 
Bir beden bulmuştum yıllar önce 
Ömür boyu ruhumu hapsedecek 
Beden yorgun,taşıdığı yükten bıkkın 
Ruh bedendeki esaretinden sıkkın 
.............................................. 
Üzerime serpilen ölü toprağını atmaya üşeniyorum 
Yüreğime vurulan prangalardan kurtulmaktan korkuyorum 
İçimden gelmiyor son demlendiğim yerden kalkmak 
O kadar yordu ki gitmeler bu bedeni 
Artık ayaklanmak bile istemiyorum 
Ve susuyorum avazım çıktığı kadar 
Susuyorum.... 
16/02/2010 Erzincan