Perm Sancısı
En gri yanım 
Daha dün salyangoz yarıştırıyorduk
Çam ağaçlarının kokusunda
Hiç ilerlemeyen kabuksu bekleyişlerimiz 
Kız kaçıran partisi veren mafya babalarının
Havai fişek hayalleriyle son buluyordu
Biliyorsun 
Tüm mavi fukaralığımız yunusların 
Özgürlük dansıdır melankolik uykularımızda
Ki kırılan midye kabuğunun içinde inciler barınmıyor
Barınsaydı zaten
Nasırlı elleriyle zengin olurdu iskele fahişeleri
Ve geceler olmazdı bu kadar sefil
Bir o kadar serseri
Sırtımda bir kambur gibi taşıyorum
Vapur sirenlerini
Hayatın egzotik inançlarıyla dalga geçiyor zihnim
Dölünü boşa akıtan bir tulumbanın 
Kumlu karanlığında çeviriyorum sayfaları
Beni anlamlaştırır mısın iştahlı susuzluğumun içinde
Kırılan bir kürek kadar vaktini doldurmuşken aşk
Ruhumda yol alan kutsal mayın ne zaman patlayacak 
bilmiyorum
En iyisi bir yaşamak saldırısı 
Gökkuşağının kıble olduğu zamanlara
Belki bir intihar bahçesi güneş alır o zaman
ve gölgeler kadar ölmez insan 
ve bu korkular
ve deli cesareti
genetik bir problemin çözümü olmakla yüzleşir 
günışığında 
Makrome öğretisiyle sevişen sanatta
şiir olmaktan çıkar bir gün 
belki de düşer çiçeği ömrümüzün
Geri dönmek istememekte bir geri dönüştür bu yüzden
En gri yanım
Hiç doğmamış çocuklar da özler kaybetmeyi
Daha dün diyebilmek için sadece
Daha koyu bir renk
Daha da başa sürüklenmek 
Aradığımız sonsuzluk bu olsa gerek...


