Perşembe Günü

Bulutlara yazılmış bir hikâyeydi
Mısralarımla seslendirdiğim

Mevsim sokağının
Arnavut kaldırımlarına bakıldığında
Zamanın vermiş olduğu
Olgunluğa eriştiği düşünülürdü
Tabi ki de böyle düşünenler
Genelde buranın yabancısı olurlardı
Çünkü bu sokak
Öylesine kişiler barındırır ki
Sakinliğivi ve huzuru çok uzaklarda ararsınız

Bakın hele karşıdan gelene
Keli parlayan ve
Cahillere taş çıkartan panikliğiyle Ali
Sormayın alnındaki yara bandını
Ufak bir kaza diyelim
Ya Veysel'e ne demeli
Ahh Veysel ahh
Aç gözünü biraz inanma
Her duyduğuna ve her konuşana
Hele de
Şu iblisin ortağı Doğu Bey'ine hiç inanma.
Eyvah ki eyvah!
Şu karşıdan gelen
Hanife Hanım değil mi?
Hemen saklanmalıyız bir yerlere,
Yoksa susmak bilmeyen bu kadın
Gittikçe incelen sesiyle
Bize unutamayacağımız bir işkence yapabilir
Şu köşedeki bakkala sığınalım
Bak hele şu bakkalın çırağına
Yahu çocuk benden çok okuyor
Helal olsun.
Keşke kekeç olmasaydı da
Anlatabilseydi okuduklarını
Rahatça su gibi konuşarak.
Şu konuştuklarımızı
Mutlaka kapı komşusu duymuştur
Aslında adı Mehtap'tır ama
Her olan bitenden haberi olduğu için
Herkes ona kapı komşusu diye seslenir
Ki sizde onu yakından tanısanız
Bu lakabı hak ettiğini düşünürsünüz
Özellikle perşembe günü
Bu üne layık olduğunu
Bir kez daha kanıtladı

//Kahramanlar podyumda yürüdü
Sıra hikayenin işleyişinde//

Sokağın dile düştüğü
O güne dönelim yani
Perşembe gününe
Hani şu düelloya
Düello dedikse
Öyle hemen aklınıza
Silah veya kılıç gelmesin
O günkü çatışmada
Ne kurşundu konuşan
Ne de keskin kılıç uçları
Tavlanın dönek zarlarıydı
Kazanan ve kaybedeni belirleyen

Çarşamba sonrasındaki gün
Öylesine sıcak ve bunaltıcıydı ki
Kimsenin kimseye tahammülü yoktu
Gün böylesine bir günken
Ali'nin Doğu Bey'ine
Doğu Bey'inde Ali'ye olan sinirleri
En gergin noktasındaydı
Ve bu gerilim bakkal önündeki
Karşılaşmada düello kararına dönüştü
En dönek zarları olan
Ve nice genç yiğidin
Koltuk altına girerek
Onları yerin dibine sokan
Arsızlığı kadar küstah olan tavla getirildi
Tabi bu oyunun bir iddiası da vardı
Yenilen diğerinin elini öpecekti
Ve vazgeçecekti sevdiği kızdan
Hani şu mahallenin ermeni kızı Lerna'dan
Vurgundu hem Ali hem de Doğu
İşte birbirlerini çekememezliğin asıl nedeniydi
Bu bakmaya kıyılamayan güzellik

Elbette ki her şeyde olduğu gibi
Bu oyunda da birkaç şahide gerek vardı
Tabii ya ne güne dururdu
Bakkalın çırağı ile Veysel
Hazırdılar biz şahidiz demeye
Ve tavlanın ağzı açıldı
Dişleri kurallara göre dizildi
Böylelikle dönülmez yola
Dönek zarlarla girildi
Alınlar yavaş yavaş sıkıntıdan terliyordu
Ne de olsa
Kazanmak kadar kaybetmek de gerçekti

İlk oyunda Ali'nin düşeşleri
Doğu Bey'in dübeşlerini çıldırttı
Ama dedik ya
Zarlar döner diye
Kimse üst üste gülemedi
Bir sırıttılar bir gerildiler
Artık son bir oyuna kalmıştı
Birinin elveda demesi

Çırağın da Veysel'inde heyecandan
Dudakları kurumuştu
Tabii ki ev sahibi olarak
Bakkalın çırağı,
En soğuklarından
Dört tane gazoz şişesini kaptı
Eee böylesine bir düelloya
Yanaşmazdı elbette ki
Sade gazozlar
Biri muzluydu diğeri çilekli
Öteki ikisi ise limonluydu
İçecekler bittiğinde
Son oyundaki zarlar hala dönüyordu

Dakikalar geçmek bilmiyordu
Pullar bir o yana
Bir bu yana geçiyordu
Onlar hareket ettikçe
Adrenalinin artan dozu
Baş döndürüyordu

Doğu Bey işini şansa bırakmaya benzemiyordu
Tabi, ya kaybederse
Hem rezil olmak var
Hem de sevdiğinden vazgeçmek
Zaten hile yapmak içinde vardı
Doğunun oturaklığı değil de
Batının oynaklığı vardı kanında
Ne yaptı ne etti
Tuttu zarları birkaç kez ve
İstediği sayıları elde etti
Kaçar mı bizim Ali'den
Kel olduğu kadar da
Açıkgözlüdür
Hile yapmaz ama
Tüm hileleri bilir
Hele de rakibi Doğu Bey
Ve iddia vazgeçmek ise
Var olan tüm sahtekârlığı yakalamak gerekti

Yeter be!!
Diyerek haykırdı Ali
Kendisi ayakta eli ise
Doğu'nun bileğini tutmaktaydı
Şahitler şaşkındı
Rakipler ise öfkeli
Ali haykırmasına devam edip
Tükürüklerini saçarak
Kaçıncı zar tutuşun ulan!! deyip
İnletti sokağı
Doğu bey geride mi kalır
Bu ne cüret diyerek
Eline geçirdiği şişeyi
Şaşılacak bir hızla
Patlattı rakibinin kafasında
Allah'tan şapka vardı da
Kurtardı demeye kalmadan
Ali'nin alnından süzülen kan
Olayı öyle bir yere sürükledi ki
Şahitler korkarak
Hemen bakkalın içerisine kapandılar
Süzülen kan kaldırımlara düşmeden
Doğu Bey'in belinde tabure parçalandı
Oysaki o ahşap parçası
Neler bilirdi de söylemezdi
Dilsiz değildi elbette ki
Ama galiba biraz utangaçtı

Tam rakipler birbirlerine girecekti ki
Diğer sokak sakinleri yetişti
İki delikanlıyı zor sakinleştirdiler
Hırslı bakışları uzaklaştırıp
Teselli etmeye çalıştılar

Oyun yarım kalmıştı
Şişe kırılmıştı
Tabure kırılmıştı
Ve birde Lerna'nın gönlü kırılmıştı
Tavladaki iddia her şeyi kırmıştı

22 Mart 2009 143 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (5)
  • 15 yıl önce

    teşekkür ederim

  • 15 yıl önce

    Uzun ama inan ki hiç sıkılmadan okudum

    O kadar güzeldi

    Yüreğine sağlık ERDEM 👍👍👍

  • 15 yıl önce

    Oh be Erdem, Aldın götürün bir yerlere,sağol.

    Çok çok harikaydı. Sağol, varol.

  • 15 yıl önce

    ohhhhhhhhhhh beee!!

    nihayet okuya bildim😅

    bu neydi erdem kardeş gözlük numaram yükselecek valla sayende🙂🙂

    farklı bir konu güzel bir anlatımdı tebriklerim kalsın sayfanda.

    👍👍👍👍

  • 15 yıl önce

    erdemmm

    bak yıne ben geldım... :):)

    kıskandım ama sneı gelır gelmez...

    bu neydı böyle hıc sonu gelmıcek sandım ben...ama cok cok guzeldı arkadsım....yuregıne saglık.....

    kutladım..