Pıhtı

Saçlarıma bulutlar tünediğinde
Ben hala gecemi tarıyordum
Her siyah telin
Bir yıldız gibi
Parlayışıydı hayat
Geriye baktığımda
Biliyor musun
Sabahları
Daha erken kalkıyorum artık
İlkin tozunu alıyorum kanatlarımın
Hala işe yarıyorlar mı diye
Yarım tonlu çırpınışlarla
Kendimi yokluyorum
Karşıdan ısrarla çalıyor trenin sesi
Eskiden uykumda fark etmiyordum bu çığlığı
Şimdi en derinlerimde bir yerde
Yüklerini bırakmış bir kadının
Yolculuğunu duyumsuyorum
Sanki isimsiz bir garda
Son buluyor bekleyişler
Geminbeli'de güz manzaraları
Taşıyor renkler her tepeden
Eylül'deki birikmişliğimi
Ekim'e sarıyorum
İçten bir tütüşle yanışımı seyrediyor
Göğün terasındaki su kuşları
Bir mahfil arıyor gönlüm
Buğday tarlalarını süzüyor
Bülbül ötüşlerini
Sonra mı
Sonrasında düşüncemi sallıyor
Yel değirmenleri
Öğütülmemi izliyorum rüzgarla
Bozkırın neşesine alışıyor gönlüm
Öyle seviyorum
Öyle seviyorum
Bende olanları
Yazgıma pıhtı attırıyor
Bu sevgi trafiği
Yollarım
Yolculuklarım oluyorsun
Renklerim şaşıyor
Nerede duracağım
Nasıl geçeceğimler
Rüyalarımı bölerken bile
Bir film şeridinin
En gizli öznesine sesleniyorum
Uzaklarda bir yerlerde
Yük treninin sesi duyuluyor
İstasyon hafifliyor
Arınıyor bulutlar
Tarağın dişlerine takılan
O tek beyaz saç teli
Hesap soruyor
Sönmüş yıldızlardan
İçimdeki enkazı
Toplamaya geliyor seher