Posta Güvercini
Alamut'tan uçar gelir güvercin
Kararıp yanan şehirlerin isinde
Bulutlara uçar, yağmur peşinde
Beyazını ister geri, tutmadan kin
Dökülür is, akar siyah
Savurur bedenini kurşunî bora
Karışır hüznü yağmura
Dökülür bin yıllık günah
Rodos kalesinde dinlenir kanatları
Menzilidir Cezayir-i Bahr-ı Sefîd
Dalgalar değer göğsüne bazı
Dalgalar ki hem şevkatli hem şedîd
Sakız dallarında verecek mola
Yakut renkli bir akşamda belki
Götürünce mektubu muhattabına
Erecek ol vakit hem muradına
Küçücükken alıp getirmişler onu
Alamut kalesinde bir tel kafese
Koymuşlar, yine bulur diye yolu
Üstüne yazmışlar İzmirli diye
Nasipmiş dönmek deyip tekrar vatana
Son hızla çırparken kanatlarını
Göründü işte, İzmir aç kollarını
Geldim ben, geldim sevgili yuva