Quo Vadis? / Nereye
Tarihin en bilinmez benliğiydi, 
Bulunduğum bu nokta. 
Unutulmuşlar vadisinin kör savaşçısı ben 
Unutmayı unutuyordum unutularak. 
Sizler gecenin yargıçları 
Varlık yerine taşıdığınız kan ve irinle 
Ahkamlar kesiyordunuz bensizliğimde insancıllığıma 
Bilmiyordunuz bildiklerinizi benden bildiğinizi. 
Unutuş zamanlarıydı tarihin kör karanlığındaki 
Bu an! 
Evrimsizler unutturmuşken her şeyi bana, 
Gözlerinde alevler ve sevgi ışıldayarak, 
Seremoni içinde Esmer renkli fahişeler 
Geçmekteydiler usumun en şizofren noktasından 
Siz evrimsizler tanrısız diyordunuz bana, 
Tanrısallığıma ihanet ederek, 
Ama günü gelecek kavrayacaktı 
O pislik ve irine bulanmış iç benliğiniz 
Yazdıklarımı da söylemlerimi de. 
Acı tüm benliğinizi kaplayacaktı işte o zaman 
Ve soracaktınız St. Pierre'in İsa'ya sorduğu gibi 
?-Qua Vadis? ? ?Nereye? ? 
-İnsanlık için en güzel geleceğe! 
Ölüm vardı her şeyin sonunda 
Ama ölümün ardından hiç ölmeyen bir ben vardı... 
Bunu kavrayamayacaktınız! 
Ve anlayamadığınız için de 
Saldıracaktınız bana 
Zarar veremeyeceğinizi bile bile! 
Suya hasret tenimle etimden kopan parça misali 
Savurdum ruhlarınıza bir yağmur vakti benliğimi 
Duyguseli içinde yıldızlardan ışık çalarak. 
Ve şimdi ben sizlere soruyorum 
Ey evrimsizler: 
?-Qua Vadis? ? ?Nereye? ?

şak... şak... şak...