Reva
Reva mı,
kalemimin ucuna geceyi sarmak böyle,
mürekkebi acıya batırıp
her dizede biraz daha eksilmek?
Reva mı,
gözlerimi göğe kaldırıp
yıldız sandığım her bakışta
bir kurşun yemem senden yana?
Ben ki rüzgâra bile sesini öğretmişim,
şimdi suskunlukla çağırıyorum adını —
ve yankı bile dönmüyor artık
boğulan bir nehir gibi içime.
Reva mı,
küllerini taşırken kalbimin avlusunda
hala bir bahar beklemek senden?
Oysa bahar da yoruldu,
çiçekler bile adını söylemez oldu.
Şimdi yalnızlığın dizinde dinleniyorum,
adımlarını dinler gibi sessizliğini dinliyorum.
Gecenin en kör yerinde
bir kuş hâlâ senin adını öter içimde —
ve ben her seferinde
yeniden vuruluyorum o sesten.