Ruh Göçü
_ bileceksiniz
sarı saçlı mavi gözlü biri vardı
sevdalı değil ona karasevdalıyız
şafağa kadar seyrettim yattığı yeri salı gecesi
ay gelir ışır mozoleden doğduğu güne
aylak olmasın diye ruhum 
parlıyordu ay
gittiğin yerden dönüşünü görmek için beklerken 
helecanlar içinde 
durgun şehrin üstüne uzanmış ay 
serkeş ve kasvetli 
kurumuş ve körelmiş yürekler gibi
_ ileri
yıldızlı umut hayali erişti Akdeniz'in üstüne 
bu gök gürültüsünün sarstığı gizemli rüzgâr şimdi penceremin nişinde
ıssızlık boyunca küller ve yıkıntılar altında döndüler 
kırılan dalgaların dövdüğü kıyının haykırışları var  içinde
görüntüsü yaşamın ve ışığı parlıyordu 
şayak kalpağından
boyun eğmiş uzandılar altında 
saatler donuk ve zayıf soluyordu artık onlara
_ ve gitti 
bir perşembe günüydü 
bu şehir aşağıya çökeldiğinde
üşüdü rüzgârından bir bulutun 
dokuzu beş geçe
rüzgârın yorgun düştüğü yerde bitkiniz diye
başladılar şimdilerde 
o şehrin üstüne rüya içinde rüya görmeye 
ortasında bir gecenin düşünürken yorgun 
kandırıp suyu yatağından çevirmeye 
nasıl bir masal anlatıyorsunuz bize
_ korkunuzdan 
göklerden uzun süren geceye ışık dökülür diye 
dönülür en mutlu gün 
en mutlu saatlere

