Rüya
Denizin saçlarını kabartıyordu fırtına
Limanların vakur gemisi beşik gibi sallıyordu 
Mültecilerinin ölüm korkusunu
Pekte güven vermeyerek
Yine de sığınacak Tanrı'dan sonra o var 
Çok uzakta en yakın liman
Güverteye tırmanabilen her dalga 
Süpürüyor kalan umut kırıntılarını da 
Duaların arasına serpilmiş çığlıklar
Dolunay sahne ışığı gibi
Ahdetmiş gözlerden fırlayan korkulu ruhları resmetmeye
Kim sorumlu bu durumdan?
Deniz mi? Fırtına mı? Yoksa öngörüsüz kaptan mı?
Kaptanın kulakları çınlıyor tabî duaların arasında.
Kaptansa fırtınayla savaşında
Bir yandan cesaret aşılıyor mürettebatına
Bir papaz sımsıkı yapışmış haçına
Bir yeniyetme  yapıştırmış dudaklarını sevdiği yosmanın resmine
Bir zengin küfürler ediyor harcayamayacağı servetine
Az önce buradaydı sevgilisi
Şimdi kimbilir nerelerde
Bir tayfa umursamadan kaptanın emirlerini
Tutunmuş gemi direklerinden birine
O da kaptanın sülalesini zikredenler arasında
Haber vermişti oysaki
Yaklaşan karaltıyı
'Hay seni kaptan yapanın...'  deyip
Çıkardı ağzındaki son baklayı 
Yıldırımlar tüy dikiyor manzaraya
Bu gece her şey korkuya doyurmaya niyetli
Garip yolculuğun mültecilerini
Yıldızlar hariç
Onlar kafayı bulmuşlar kendi sessizliklerinde
Yalnızlıkları tek dertleri 
Herkes hayata tutunmuş geminin bir tarafından
Deniz yutmadan önce tadına bakıyor geminin
Birini daha yuttu bir dalga şimdi iştahla
Herkes kendi canının derdinde
Ama durun! Köşede...
Bir anne kapanmış küçük çocuğunun üzerine
Kendisi için korkmayan gemideki tek kişi
Yeter ki deniz yutmasın incisini
Hangi sahte masal kahramanında var sendeki yürek!
Hangi sevgi seninkinden daha gerçek
Bütün fırtınalarda üzerime kapanan kadın
Değerini sensiz ilk fırtınada anladım
