Rüya Mı Gerçek Mi

yağmura döndü bulutların yüzü.
bir kadın bakıyor pencerenin ardından gizli gizli
silüetini aşan bir şey var bu kadında,
o şey sanırım pencereden taşan buruk hüznü.

gri bir rengi var yüzünün
saçlarına kül değmiş gibi bir donukluk
ve bakışlarında yaşadıklarının hikayesi...

okumayı bilirsen ,
anlattığı çok şey var.
dinlemek istersen,
anlatacak çok şeyi var.

tutunamamıştı anılara,
anılar,yaşamak istediklerine hep tezat gelişmişti.
kimseye sığınamazdı,
tüm yakınlıkları hayatından zamansızca uzaklaşmıştı.

pencerelerde kuş mu aranır ki,
pencereye bakıyordu anlaşılmazca.

orada ,
sanki yaşananları gözden geçiriyordu.

camlardaki buğular,penceredeki yansımalar
hepsi birer anın,birer hatırlayışın tercümanıydı...

kimin umurundaydı şimdi onun canının sıkkınlığı.

verilen emekler,
yaşanan sevinçler hüzünler...
hani etrafında dönen o ilgili centilmenler,
sonra her şey bir yana,
hani o Allah'ın hediyesi minik elli bebekler.
hepsi de zamansız terk etmiştiler.

şimdi bu acıya
nasıl dayanılacaktı.

artık yağmur başlamıştı,
sağanak şiddete başvurmuştu,
duru yağış yerine bulutlarından çamur akıyordu.

yağmur yağdı yağdı yağdı...

kadının gözleri ağlamaktan kan çanağı.

ruhu bu yolculuktan yorgun ve argın!

artık zihninde düşünülmedik düşünce
gözden geçirilmemiş yaşam kırıntısı kalmamıştı.

kapatabilirdi artık ışıkları,gözlerini ve kalbini.
artık bu geçmişe yolculuktan dönebilirdi...

bunca zamandır avuçlarında ufalamışken hislerini,
şimdi bütün haline getirip yeniden yaşayabilirdi.

çok olmuştu bu rüyaya dalalı;
bu kadını nereden hatırlıyorum acaba,
ten rengi gri ,saçları gümüş rengi?

yoksa bu kadın benim annem miydi.
;
genç yaşta gitmişti,
belki yaşasa böyle olacak idi.
yoksa o ben miydim.
elleri buruşmuş damarları besbelli!

............

kimdi bu kadın,dinginliği kasvetli
ağlayışında arınma isteği gizli.
sokak kadını mı-hayat kadını mı
kim bu kadın kimdi
belki bir zavallı
elleri bağlı,gözleri Eylül bakışlı.
tabi ya!
yine o çıktı bu perdenin arkasından,
yine o yine hüzün
ben de melankoli hortladı sandım da üzüldüm.
Eylül bu.
gelişiyle boynumu büken,
beni kundağımla terk edilmiş bebek hissine gark eden.

sensin o ,
şimdi tanıdım.

hayalimsin,
hasretim.

gelişin hüzün
gidişin boyun büküşüm...

sonbaharı müjdelerken
yaza küsüşüm.

vedamsın benim
ayrılamadığım.

Eylül...

ay'ımsın benim
güneşsiz sabahlarım.

kimsenin kimsesizliğinde
kimim sen oldun.

en sevdiğim yanın
beni her gelişinde
bırakmayacakmış gibi sardığın
ama her terk edişinde
ansızın Ekim' e verişin.

ne bileyim isteyince ilgili
istemeyince vefasız kenara çekilen
sevip sevmediği meçhul bir sevgili gibi

ne bileyim koynumda ama yılan gibi...
seni sevmiyorum Eylül.
gelme artık bana.
düşün de düşsüzlüğün de lazım değil.

09 Eylül 2014 490 şiiri var.
Yorumlar