Rüyaya Davet

RÜYAYA DAVET

-I-

Abla.
Abla; Ben geldim.
Biliyorum yüzüne bakacak yüzüm yok.
Başım eğik sana karşı.
Ellerimdeki yaşanmışlıkların pişmanlığı.
Kemiriyor ruhumu, sarıyor çevremi karanlığı.
Yıkılmış bir yürek içindeki sessizliğin çığlığı.
Ve isyanlar
ve başkaldırışlar
ve meçhule yakarışlar.

Tükenmişlik içinde beklerken özlenen hedefi.
Ruhum çaresizlikten değil pişmanlıktan yanıyor.
Kanatları kırılmış bir yürek, uçamıyor.
Artık bunları taşıyamıyor bu beden.
Yaşamaya mahkum edilmiş bir yaşam.
Bir yaşam ki, yaşadığına kahreden.

Oysa ben istememiştim bu sonu.
Ama ellerimle ektim yüreklere bu tohumu.
Hiç acıyı elleri ile eker mi insan?
Büyütür mü bin bir özenle bir fidan gibi?
Bir fidan aldanmışlık,
Bir fidan çaresizlik.
Bir fidan ümitsizlik,
Bir fidan isyan ki ! Büyüyor asırlık çınarlar gibi.
Bir fidan inançsızlık, Kaplıyor tüm benliğimi.

Gözyaşları içindeki kini azaltmıyor.
Söndürmüyor hırsından yanan yüreği.
Ve başım düşüyor önüme çaresiz.
Ayaklarım beni sana getiriyor.
Gelmemi istiyor musun? bilmiyorum.
Abla seni çok özlüyorum.

-II-

Abla oğlum da çok özlüyor seni.
sürekli sana getirmem için sıkıştırıyor.
Geçen gün!!!
Baba. Beni Küçük halama götürür müsün?
Söz, çok kalmayacağım. Söz, bunaltmayacağım.
Az, azıcık otururuz, geç kalmayız eve,
Yaparım her ne dersen, hemen döneriz istersen.
Onu Çok özledim, gerçekten.
Yalan söylemiyorum. O da özlemiştir.
Bakıyordur yollara, bekliyordur gelmemi.
Biliyorum o sever beni.

Bir telefon etsene. Ne olursun.
Sor bakalım müsait miymiş?
Eğer ?gel? derse. Hemen gidelim.
Azıcık oynayayım onumla
kucağına alsın, biraz sevsin beni.
Özledim, onun beni sevmesini.

İzin verir misin? Kollarında uyusam.
Uyuyunca alıp eve götürebilirsin beni.
Ama sakın, sakın uyandırma emi.
Sabaha kadar olunla uyumuş gibi olayım.
Hadi baba. Küçük halama götür beni.

Baba neden üzgünsün.
Gene hüzünlü bakıyor gözlerin.
Sende mi özledin? Tamam öyleyse!
hadi baba şimdi gidelim.

Çok zaman oldu onu görmeyeli.
Tam üç gün değil mi? Ne !!! Üç ay mı?
Baba, Üç ay ne kadar? Çok mu uzun?
Bak gördün mü sende çok diyorsun, gidelim nolursun.
Nasılda sarılır gidince, indirmez kucağından.
Yavrum kelimesi dökülür dudağından.

-III-

Evet, biliyorum baba.
Küçük halam kendi evinde değilmiş.
Artık çocuklarının yanına gelmiyormuş.
Ama yeni evinin nerede olduğunu biliyorsun değil mi?
Biliyorsun. Yalan söyleme bana.
Babalar her şeyi bilir değil mi?

Tamam.
O zaman, Allah'ın evine götür beni.
Allah'ın evi nerede baba.
Ben Allah'ı da çok seviyorum.
Hem biliyor musun? Allah'ı çok merak ediyorum
kime benziyor. Söylesene.
Sen Allah'ı gördün değil mi?
Neden mi Allah'ı görmek istiyorum?.
Baba söyledim ya demin.
Ben Allah'ı seviyorum.

Tamam baba, tamam yaa.
Ama; Allah'ı sevdiğim doğru
Annem söyledi.
Küçük halam Allah'ın yanına gitmiş.
Allah'ın evine gidince, onuda görürüz diye düşündüm.
Küçük halam için değil.
Hani Allah'ı görmeye gitmişken. Belki halamı da görürüz.
Sonra ona uğramadık diye üzülür, gücenir.
Küçük halam üzülmesin baba.
Zaten beni çok özlemiştir.

Sus baba. Başlama gene
Ağlamıyorum. Gözüm ıslandı sadece.
Biliyorum, Sen gene ağladığım için götürmezsin sonra.
Hem ben bir şeyler isterken ağlamak istemiyorum ki baba.
Bazen gözlerim sulanıyor. Durduramıyorum.
Kızma bana. Küçük halamı hatırlayınca.
Gözlerim daha fazla sulanıyor.
Vallahi ağlamıyorum. Ağlamıyorum ya...

Baba, ?Küçük halan melek oldu? diyorsun ya.
Meleklerin sihirleri olmaz mı?
Küçük halam neden sihir yapmıyor?
Neden sihir yapıp beni görmeye gelmiyor?.

O şimdi gökyüzünde mi baba?
Oradan bizi görebiliyor mu?.
Belki şimdi bize bakıyordur değil mi?
Biz onu göremiyoruz ama belki o bizi görebiliyordur.
Belki de konuştuklarımızı duyabiliyordur.
Öyleyse, onu çook özlediğimi, biliyordur değil mi?

Geçen gün Babaannem !
?Bütün çocuklar masum birer melektir? dedi
O yüzden mi ?melek oğlum? diyorsun bana?
Peki baba, ben meleksem!
Neden melekler gibi istediğim şeyleri yapamıyorum.
Meleklerin sihirleri vardır degil mi?
Ama ben! Ben sihir yapamıyorum baba.
Sihir yapabilsem. Küçük halamı getirirdim
Ya da onu görmeye giderdim.
Fakat !!! Ben sihir yapamıyorum.

Baba..... Şey...... sana bir şey söyleyeceğim,
ama üzülmenden korkuyorum.
Sen beni melek oğlum diye seviyorsun ya !
Hani sen, beni melek sanıyorsun ya !
Özür dilerim baba.
Ben.... ben melek değilim galiba.
yok yok ağlamıyorum.
Gözüme toz kaçtı. Hani sana da sık sık oluyor ya.

-IV-

Baba biliyor musun. Ben çok üzülüyorum.
Küçük halama gidemediğim için değil.
Ben başka şeye üzülüyorum.
Geçen gün babaannemde konuşurlarken duydum.
Babaannem rüyasında küçük halamı görmüş.
Uzun uzun konuşmuşlar.
Büyükbabam da öyle.
Onumda rüyasına gelmiş küçük halam.
Sonra büyük halalarımın rüyalarına da girmiş.
Onlar büyük ama Ömer değil ki.
O benden bir yaş büyük sadece.
Ömer söyledi. Ona da gelmiş uyurken.
Sabaha kadar oynamışlar.

Hani sen bana.
Küçük halan rüyalarında seni görmeye gelir demiştin ya.
Ben günlerce heyecandan uyamadım.
Halam gelsin diye çok uyumak istedim.
Onu göreceğim diye çok heyecanlandım.
O yüzden her gece saatlerce uyuyamadım.
Uyuduğumda ise gelmedi.
Küçük halam benim rüyalarıma girmedi.

Ben her gece küçük halamı bekliyorum.
Heyecandan , kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyor.
Ama ben onu rüyalarımda göremiyorum.
Ve her sabah kalktığımda tekrar akşam olsun istiyorum.
Baba, küçük halam benim rüyalarıma hiç girmiyor.
Baba, küçük halam neden benim rüyalarıma gelmiyor?
Baba, galiba küçük halam!!!

Evet baba. Ağlıyorum ne olmuş.
Ama bu sefer. Ben ağlamak istiyorum.
İçimden öyle geliyor.
Ağlıyorum diye küçük halama götürmezsen götürme.
Hem sen götürsen de.
küçük halam beni görmek istemez ki.

O benim rüyalarıma hiç gelmiyor.

Baba.
Galiba küçük halam artık Beni SEVMİYOR.

-V-

İşte böyle abla.
Neredeyse her gün onunla Yalnız kalınca.
Mütemadiyen senden bahsediyor.
Yüzlerce şey anlatıyor.
Cevabını bilmediğim binlerce soru soruyor.
Hıçkırarak ağlamamak için zor tutuyorum kendimi.
yenildim abla, yendiler kardeşini.
Cahilmişim bilemedim.
Sana hayat verecekler diye.
Eli neşterli katillere
kendi ellerimle teslim ettim.
Şimdi, içimde kıyametler kopuyor.
Tufanlar esiyor. Volkanlar patlıyor.
Magmalar ciğerimi dağlıyor.
Gözyaşlarım sessizce akıyor.
Düğümlenen hıçkırıklar,
şu kahrolası boğazımı parçalayıp ta çıkamıyor
vahşi hayvanlar gibi hırıltılarımda kayboluyorum.
Bir elimde çaresizlik bir elimde pişmanlık.
Yaşıyorum.
Abla seni çok özlüyorum.

Ben de görmek istiyorum senin.
Oğlum gibi, her gece aynı umutla yatıyorum.
Ve her sabah güneşle birlikte karanlık kabuslara kalkıyorum.
rüyalarıma neden gelmediğini anlıyorum.
Biliyorum. Kızgınsın bana. Öfkelisin.
Ama
yalvarıyorum.
Ne olursun.
Sadece bir kez,
Bir kez olsun.
Oğlumun rüyasına giremez misin?

10 Kasım 2008 16 şiiri var.
Yorumlar