Rüzgar

Rüzgar



sahil kasabalarında yaz günleri

sıcağa alışmış gülleri seven eller

kışın üşümek nedir bilmez

şimdi sıkıysa bana bulaş rüzgâr

ayağı kırık deniz atlarını vurmak

aklına sonradan gelenleri bile ürkütür

dağ yollarında tükenen hayatlar

kurutulup sonrada unutulmuş

deniz yıldızlarının gözlerinde türküdür

bağırmadan söylemek zorundayız

bir adam bir kadın ve bir çocuk için


rüzgâr kaç bulut gördün sahi

yağmadan önce öylece yerinde duran

göğüs kafesimde dağlanan tek yara yok

sen esebildiğince özgürsün ben yazabildiğimce

şimdi dumana boğduğum tütsülü loş odanın

camını açıp üşenmeden ve düşünmeden

başka bir diyara atlamanın hesabını yapıyorum

zaptedemeyecekseniz götürün beni

öyle ya hangi kapıyı kapatsanız

dışarıda kalıyor içim zaten yokluğunuzla hiçim

ardına bakmadan gidenlerin rüzgâr

doğrudan göğsüne çarpar nasıl


Ankara’nın orta yerinde

başımı vurduğum her taş yorgun arkadaş

hak verin çatıda martı ölüsü görünce

aklına çocukluğu gelen kaç göz odasınız siz

deniz kokusuyla büyümüş şairlerin

oldum olası kirlidir kaleme bulaşmış elleri

senin aşka şahitliğinse asla kabul edilemez

zaten rüzgâr hep getirdiğini götürmez mi

sonrasında yağmur bu cama vuran muştu kuşudur

yüreğinden uçup aşkı bana getiren


duymazdan gel rüzgârın sesidir duymazdan gel 




31 Ağustos 2019 253 şiiri var.
Yorumlar (4)
  • 4 yıl önce

    Bu şiirin rüzgarı da bizi vurdu yürekten, usta çokça tebriklerimle

  • 4 yıl önce

    “Çatıda martı ölüsü görünce aklına çocukluğu gelen kaç göz odasınız siz” ne güzel anlatıyor erişkinin tarih sahnesinde ki göç yolunu... Tebrikler üstadım 👏👏

  • 4 yıl önce

    Tebrik ederim , bakarsınız bir gün sizi de deniz çeker, dünya tutar😉

  • 4 yıl önce

    Tebrik ederim güzel şiirinizi..