Rüzgarı Türkü Kokar
Rüzgârı türkü kokar akşamın
Kozayı kırıp dut ağacında
Ölü böcek kanatları uçuşur
Güneş düşerken suya
Bu şehrin denizleri yanar
Her Eylül'de
Miraca ay çıkınca
Yıldız gözlü bebe düşer ana rahmine
Kandilsiz sevişmelerden
Zifir odalarda
Zemheri çocuklar doğar her Şubat'ta
Ucuz patiskalara
Dudakları mor
Tırnakları uzun
Gözleri çay demi kıvamında
Ayakları çıplak umut yürür
Papatyası firar patikalarda
Tek katlı hücre ışıkları yanar ucuz mumlarla
Kil çamurlu tencerede kaynar
Çalakaşık tarhanalar
Bir tayın tanesine ufalanır yarına dair kavgalar
Geceye küser lambalar
Gece zamansız sislere
Güneş
Pus sırnaştırır
Pususuz dağlara
Öyle döner semaha
Nisan yorgunu kozalaklar
Çamlıkta burgusu kırık cura
Rüzgârı türkü kokar akşamın
Kozayı kırıp dut ağacında
Ölü böcek kanatları uçuşur
Güneş düşerken suya...
Ve şair kıskandırır en parlak yıldızı👍
Kutlarım...
Yıldız gözlü bebe düşer ana rahmine Kandilsiz sevişmelerden Zifir odalarda
Zemheri çocuklar doğar her Şubat'ta Ucuz patiskalara 😙😙😙😙
Üstat yine aynı dem aynı huşu kalemle yüreğin valsı kutlarım...👍