Rüzgârın Gürültüsü

Bir ağacın saçlarını sıvazlayan birer anne eli gibidir
ancak toprağın altındaki karıncalar için birer gürültüden ibarettir, rüzgâr;
bir kelebek vardı karınca olmayı isteyen, rüzgârın gürültüsüyle dinlenen
sadece rüzgârın konuştuğu bir dünyayı dileyen gerçek olmayacak kadar
çünkü sessizlik ne dosttur ne de düşman; ne kötüdür ne de iyi
sessizlik, sessizliktir, gerçektir, bir kelebeğin konuşamaması kadar gerçek
gürültü, gerçeklik değildir, gerçektir, bir karıncanın uyuyamaması kadar gerçek
dost olamayacak kadar dosttur, sessizlik, gerçek olan ve olmayan bir şeydir;
yapay zekâlaşmış bir dünyada tek gerçek, sessizliğin gürültüsü olmalıdır
çünkü rüzgâr, taklit edilebilirdir ancak sessizlik, insanın içindeki sessizliktir
-bu sessizlik, gerçek gibi görünür, aldatıcıdır, gözlerle konuşturur sadece.-
ve bu sessizliği, ancak karınca kadar zayıf bir varlık uydurabilir ve mişleştirebilir


rüzgâr, rahatsız etmeye başlamıştı kelebeği
ta ki üzerine karıncalardan bir yorgan serilene kadar
sonrası sonsuz bir sessizlik, bir son, ömrü için kendisi tarafından adanmış son.
Bu durumda her son, bir başlangıç olmayacaktır:
Kader, kelebekten sorumlu olmamalıdır, bir vazgeçiştir onunkisi
ne var ki kelebek, kendi kaderinden sorumlu olacaktır, bir başkaldırıdır onunkisi
ve başkaldırı risklidir, bir karıncanın seçeceği bir yol değildir.

01 Haziran 2023 7 şiiri var.
Yorumlar