Şairin Son Mısrası
Kırmızı rujlu sokalar ve topukların kulak çınlattığı caddeler
Resmiyetten öteye gitmeyen gülümsemeler
Ay ışığına gönül vermiş yansımalar
Ruhunu şeytana satmış melek gözler
Görüyorum sizleri bir çocuğun ağlayan gözlerinde
Eli tutulmamış sevdalar
Vicdanını terk etmiş kent mezarlıkları
Meydanlarından daha cesur, şehrin sokak araları
Elini gökyüzüne kaldırmış kanlı bir yüz
Vurulmuş tüm umutları ihanetin namlusunda
Arkasında acı çeken kalabalık
Her an isyan çıkaracakmış gibi gözleri kan çanağı
Gözleri mevsimlerden sonbahar
Evlerine hapsolmuş düşünceler
Sonsuzluk hükmünde dilleri mühürlenmiş
Vaktini doldurmakta güneş
Denizler renk değiştirmekte
Yeşilin üstünde kırmızı bir ışık
Köşe başında asfalta direnen koca bir çınar
Yorgun bakışlarıyla üstünde bir kuş süzülmekte
Dilinde bir türkü
Benim ırkıma küfürler etmekte
Düşüncelerinden kendine pay çıkaran
Kendisinden başka söze uğultu gözüyle bakan
Dostuna düşman olan
Düşmanına suskun kalan
Dünü bugünden çok önemseyen
Ama bugününe bir şey koymadan yarına geçen
Yaşama telaşında kendini merkezin tam ortasında döndüren
Gecelerden korkan ama güneşi görmemiş
Gölgenin çocuklarına isyan ediyorum
Sebebi şairin son mısrasıdır
Bize kalan insanlığa bırakmak istediğimiz değildi
Binlerce fidan ektik halkın çölüne
Su vermediler eğildi....