Sanaydı
ne söylediysem sanaydı
menfur öyküleri silkeleyip
göğsüne yaslandığında düşlerin doğum sancısı
acımsı tat bıraktı, dudaklarına
veda mıydı o son bardak düşerken parmaklarından
kırılan, kesilen yer döşemelerine bıraktığın can parçaları
çürük
payandalara yaslanırken
düşen avuçlarımızdan, cinayet gibi yalnızlığımız
mezar hükmünde karanlıklara varırken öfkenin sır dolu mahpusluğu
konuşmayacaktı, susacaktı dudaklarıma ilişen mührü zamanın
ne kaldı şimdi geriye
iki adım yokluktan öte
gözlerinden akan kan yerine kızılcık değildi, tutup içesin
tatsız
şehir çeşmelerine salarken avuçlarının kor küllerini
omuzlarımdan itemeyeceksin öyle, ıslak
öyle yarım yamalak kalmayacağım
dilimi ağdalarken
kızgın maşalar sürülmeyecek, cümlemin yüklemine
puşt
çukurlara dolarken
insafsız çığlıklar, kokularını çalınca sarmaşıkların
nisan'ı göç edecekti
mayıs'ı bırakıp
eksik iklimlerle bütünleyecektim yarım hikayeleri
sen
hep olacaktın kalemin ucunda
şaire bıraktığın yarım kelâmlar kemâle erince
yine düşecekti mısralardan
kanadı doğmamış göçmen kuş misali
avurtların çökünce
şakağındaki ışıklara ...
Ayrılığın hüznü yansımış dizelere aşk sekteye uğradı mı kalp de uğruyor zaman zaman...😅👍