Sanrı
Bütün acımı ellerime alıyorum
Ustası oldum artık bu yaptığımın
Önce kaçıp yalnızlıklara
Tozlu, çizik plaklardan müzikler sağıyorum
Kötünün iyisinden şaraplar
Parasızlıktan değil, aldırmazlıktan yalnız
Saatlerin atını karanlığa sürüyorum
Doludizgin sürüyorum
Sırtımda bir dostluğun boşluğunu dolduran
Ve bunu da hakkıyla yapan
Soğuk, buz gibi duvar
Yoruluyor atları saatlerin bir vakit sonra
Bildik bir yolu adımlıyorlar soluk soluğa
Varıyoruz menzile işte
Düş gücünün doruğu bu, bir çeşit zamanda yolculuk
Ne kadar zaman öncesine varabildik bilmem ama
Senli anlar hep, her defasında
Ve işte kalbimde küllenen alevin palazlanması
Rüzgar yemiş gibi alazlanması
Ateş göğsümde, sanki kızıl kıpkızıl görülebilecek
Ne şarap, ne müzik ne de başka şey gerek
O anda boşanıyor pas tutmuş bir zemberek
İki elimi birden göğsümde tutuyorum
Zira bir avuç yetmez sancımı taşımaya
Kör bir kurşun saplı gibi, etimi sıkıyorum
Bütün acım senden ibaret, ellerime alıyorum
Bilmiyorum alışmaya kaç zaman gerekecek
Gün geçtikçe karşıyor daha çok hayalle gerçek