Sarhoş Oluyorduk

gün doğar ve başlar fısıltılar
oynak bir lodosa takılınca sözleriniz
hüzün mü
erken kararan ve susturan gözlerinin rengini

ela bakıyordun oysa
içimin mahpusuna girmeden önce
bilmem ki kirlenmiş bir lambanın düşünde mi başladın o yeni romana
puşt öyküler miydi sesinin tonunu böylesine yükselten
ve çatallaştıran yüreğini
ya dilin

sırtımda taşınan acım kadardı kaldırımlarda omuzuna dayanamayan elim
kaçak gözlerim
içime bastırdığım, yabancılaştığında
hazımsız sahipliliğin

kimdin sen
kimin göğsünde yıldız
sonsuzluğunun anahtarını kurmuşken o tükenmez saatini
yanı başında zamanı durdurmak
alın çatısından vurmak mı sıfır noktasını

ters zeminlere yürürken
aynı çizgide
ve ayrılırken ve güneş batarken tam
o perdeleri indiren ellerimiz ayrı sofalarda

yeni hikayeler çiziliyordu oysa
bir çizerin kaleminden
ilahi komedya
ya da ne dersen de adına


yalanın üzerine açılan tırnak işaretlerinde
sıkışıp kalıyorduk
sen
ben ve...

melankolik notalara asılan
uvertür şarkılar
gölgelerine basınca düşlerin

sarhoş oluyorduk
körkütük
ucuz şaraplarla

çürük üzüm kokuları sarıyordu
başucumuzu
ve dalıyorduk yalancı uykulara...trktnş

25 Ocak 2015 943 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar