Sarı Kule

Sanki çalıntı bir yürek taşıdığım,
Emanet sevgilerin ve sevgililerin adamıyım,
Hep yol üstü bir durak oldum,
Nedense, son durak olmayı başaramadım...

Hayatımdan çıkan sarı kuleyi,
Ömrümce unutamadım...

Saçma sapan bir yosmaydı aşkım,
Ne O bana uyabildi,
Ne de ben O'na uyum sağladım,
Zaten ömrü de uzun değildi bu sevdanın,
Sadece bir kaç haftaydı...

Sonra ne O beni arayıp sordu,
Ne de ben Onu arayıp sordum,
Bir kaç kez şarabıma meze oldu,
En kolay unutulan sanırım oydu...

Sonra bir sarışındı hayatıma giren,
Sarı kule koymuştum adını,
Boy desen ondaydı, endam desen onda,
O ne gözlerdi öyle,
İki boncuk tanesi, buz mavisi,
O ne biçim gülüştü be!
Her görüşte içim gıdıklanır,
Ömrüm tükenirdi,
Aşkı doyasıya yaşıyordum kollarında,
Uçuyordum sanki, gökyüzündeki bulutlarla,
Her şey iyi, her şey mükemmeldi,
Umursamıyordum kızmalarına,
Nasıl olsa benimdi!

Bir cumartesi gecesiydi, içmiştim,
Galiba biraz da sarhoştum!
Kıskançlık krizlerim tutmuştu,
Karşıdan gelen iki züppeye takmıştım kafayı,
Acayip bozulmuştum,
Şimdi düşünüyorum da epeyce abartmıştım olayı!
Tokat bile atmaya kalkmıştım hatuna!
Şok olmuştum,
Her şey bitti dediğinde Gülhane yokuşunda!

Bedenimden ruhum çekilmişti,
Dizlerimin bağı çözülmüştü,
Yıkılıp kalacaktım,
Elim ayağım nasıl titremişti!

Hani utanmasam,
Hemen oracıkta, kapanıp ayaklarına,
Neredeyse, yalvaracaktım!

Sadece kekeleyerek, ne olur gitme,
Beni terk etme, diyebildim,
Oysa çoktan kararını vermiş,
Ardını dönüp gitmişti bile!

İşte ne olduysa, ondan sonra oldu,
Değişti bütün hayatım...

Önce kabusa dönüştü, pembe olan rüyalarım,
Sonra işimi kaybettim,
Sorunsuz delikanlısı oldum sokakların!
Bir daha hayatımda olmayacak,
Elleri ellerimi tutmayacaktı,
Ve gözlerime bakmayacaktı, ay parçası...

Düşündükçe çıldırıyor,
Kendimi paralıyordum,
Hepsi bir bahaneydi ama,
Günah keçisi arıyordum!

Ve bulmuştum sonunda yolunu,
Hani derlerdi ya, çivi çiviyi söker,
Böylece unutulur gidenler...

Evet, işte ben de aynen bunu uyguladım!
Yeni bir aşka yelken açmalı,
Sarı kuleyi unutmalıydım!

Ama nerede...

Esmerleri denedim olmadı,
Kızıl saçlılar, pembe yanaklılar, gül dudaklılar,
Uzunu, kısası,
Bir türlü başaramadım,
Hiç birisi o aşkın tadını vermedi!
Sanki kiminin yağı,
Kiminin tuzu eksikti,
Ya aşırı ekşi oluyorlardı,
Ya da karışık çorba!

Gelgit olaylarına alışamadı yüreğim,
Ve sonunda iflas etti,
Her ne kadar istemesem de o yalnızlığı tercih etti,
Anladım ki hayatımı mahveden dilber,
Ömrümce unutamayacağım sarı kuleydi!

Vay be!
Mühür mü vurdun yüreğime?
Giderken kapıyı çekip üzerine,
Kilitledin mi ne!

Fark etmez ulen!
Evliysen bile bırak gel!
Mutluysan da bırak gel!
Yetiş her neredeysen,
Ölüyorum ulen!
Bitiyorum!
Bir omuz at yüreğime, yüreğinle...

Benim, seni çağıran,
Benim işte, duymuyor musun?
Hani o aptal adam!
Bir nefes, bir bakış, bir gülüş, ona da razıyım!
Bana o da yeter be!

Yetiş sarı kule,
Başlamadan bu hayattan diğerine geçiş,
Allah'ını seversen yetiş!

14 Kasım 2017 171 şiiri var.
Yorumlar