Sarıl Bana

sarıl bana

bir eşkıyanın silahına sarılması gibi 

sımsıkı tut

çünkü

sular gider gelir, ay geceyi katleder ara sıra

çünkü

bir suçu işler gibidir sevmek aslında

Berlin Duvarında öpüşen iki mermi

Cumartesi Kudüs'te vurulan bir Filistinli

kırmızı mı daha çok yakışır, yoksa mavi mi

Akdeniz'in sularında

boğulan yedi yaşındaki kız çocuğuna

sarıl bana

ters kutupları birbirine denk gelmiş 

bir mıknatıs gibi çek kendine

kıtalar bile yerinde durmuyorken

anla ki

raydan çıkmak yakışmaz hiçbir trene

Tokyo'da açan o pembe yapraklı bitki

göğsünden vurulan bir devrimin neticesi

Yemen mi daha güzeldir, yoksa fast food zincirleri mi

Afganistan'da mavi gözlü kadınların ağzında 

Amerikan demokratik çikletleri 

sarıl bana

bir tohumun toprağa kök salması gibi

çünkü şaşmaz, sonuçlanır her zaman

Allah'ın fizik problemleri

yeşert içimde çürüyen şu çorak araziyi

tarihtir bu maden çağından sünepe bir yüzyıla

Sicilya prensesleri kadar güzeldir değil mi ihanetin gözü

tüm televizyonlarda bir madalyonun çift yüzü

hala emiyor Emperyalist o bebekler 

Türkiye'nin  göğüslerini

sarıl bana

limana yaklaşan bir geminin demir atması gibi

ağır ağır ama derine ine ine bırak çapanı

çünkü sarılmazsan 

ellerim

boşluğa düşüp 

tutamaz hayatı.