Seden
düştü dalından
sararmış dut yaprağı
kırk bin yerinden açılmış
kırk bin yaraya
bir bıçak ağzından bakar gibi
göz bebeklerine koydum
göğsümde kabarmış güzü
nereye baksam kendi enkazım oldu şimdi senden sonrası
nereye koysam ömrümün soluk benzini
bir hüzün yağar şimdi aralıksız
avuçlarımın ellerinsiz boşluğuna
oldu mu şimdi bu hikayeye
bu ilaçsız sızı
şiir de yazdım
iki yanıma düşen sesinin yokluğuna
konuşan hatıralardı sadece
unutamam kanımın son damlası da
karışana dek toprağa
sana yanmışlığımı...
Ah kardeşim hayatta neler olmadi ki Yaralar ilacsizda kabuklanir kutlarim