Şehrin Bu Ucu
Kursağına yıllar takılmış sokakların,
Taş duvarlar dilini yutmuş gibi,
Başları öne eğik, avuçları kırışık...
Sessiz sakin dağılmış takvim yaprakları,
Ağaçlar ağlamış geçen zamana,
Dökmüşler yapraklarını,
Çırılçıplak göğüsluyorlar artık,
Yüzüme vuran alaycı rüzgarı...
Çehresi değişmemiş sokakların,
Belki gözleri çökmüş biraz,
Saçları ağarmış ya da,
Ama halen eskisi gibi,
Cezbediyor ümitlerimi,
Hilekar bir ses tonuyla,
İçine çekiyor beni, tekrardan...
Seslenen olmamış şehrin bu ucuna,
Kaybolurken güneşin göz kırpışları,
Dört duvar arasında yeşermiş ahlat ağacı,
Dallarında büyümüş bütün kötülükler,
Sarmış sanki bedenimi,
Uğrayan olmamış şehrin bu ucuna,
Gelmemiş kimse,
Yıllarımı verdiğim sokaklar,
Meğer hiçbir yere çıkmıyormuş...