Sen Gelirsin Aklıma / Annem

Cennet senin ayakların altında,

sen ise başımın tacıydın annem!

Hasta düşsem gerek yoktu doktora,

sen benim derdimin ilâcıydın annem!


Ne de erken uçup gittin cennetteki köşküne, hasretim günbegün artıyor annem!

Alışmak ne zormuş bu gidişine, feryadım içimi yakıyor annem!


Sensizlik, bedenimi yakıp kavururken,

mevsimler takvimlerden yaprakları savururken,

gözlerimde yağmur yüklü kara bulut dururken,

sen gelirsin aklıma.

“Minik kuzum sen ağlama” deyişlerin gelir.


Ağlamam elbet, tutarım kendimi.

Lakin mecalim kalmaz yanağıma düşen ırmakları tutmaya.

Güç yetiremem boğazıma dizilen lokmaları yutmaya,

ve ne zaman başlasam azıcık unutmaya,

sen gelirsin aklıma.

Beni anlatışların gelir.


Yokluğunda hayatım kara bir zindan, sen ise dünyama ışıktın annem!

Biz sana meftun, sana müptelâ; sen ise yuvana âşıktın annem!


Dokuz ay çektiğin sevda yükünü,

hani anlatırdın dünyamın ilk gününü:

“Mini minnacık el ve ayaklar…

Anne memesiyle hayata tutunmak için kıpır kıpır dudaklar…

Yumuk yumuk gözler… ve abuk subuk sözler…”

Açmazmışım gözlerimi yalan dünyaya, senle olan dünyamızı terk edip.

Kabullenmezmişim ayrı bir beden olduğumu.

Teninden, kucağından, göğsünden…

O sımsıcak yüreğinden ayrılmak istemezmişim.

Meğer kendimi bilmezken bilirmişim ben seni.

Bir bebekken bile onca göz arasından bilirmişim, bulurmuşum gözlerini.

Senin gibi bir meleğin nasıl çiğnerim sözlerini.


Anaya “of diyenin” hali nicedir annem!

Helal eyle hakkını, sırat incedir annem!


Bak yine gün doğuyor sabahıma, sen yoksun.

Yine daralıyor yüreğim, yine boğazım düğüm düğüm.

Masmavi gözlerinden sonra mavi göğe,

ay aydınlık yüzünden sonra gün yüzüne küskünüm.

Sabahın müjdelediği güne inat, yine akşam olsun istiyorum.

Yine gelirsin diye bir ümitle dalıyorum uykularıma.

Hercai bir gelişle giriyorsun rüyalarıma.

Sımsıkı sarılıyorum sana, uykularım bölük pörçük.

Rüyalarımda gitmemişsin, yaşıyorsun.

ve misler gibi annem kokuyorsun.


Bu koku sana özge, güle nasip mi annem?

Anne duasız Cennet, kula nasip mi annem?


Silinmiyor aklımdan ellerimi bıraktığın o an.

Yaş mıydı kan gülleri bezenmiş gözlerinden akan?

Yoksa zehir miydi? Her gün içime damlar da durur.

Ateş miydi düştüğü yerleri yakan?

Minik bir serçe kadar güçsüzdü, ellerimi tutan ellerin.

Ölüme gülümsüyordu gözlerime dalan gözlerin.

Gül yüzün sararıp solmuş, yılların izleri alnına dolmuştu.

Lal olmuş dilinden döküldü son sözlerin:

“Minik kuzum sen ağlama”

Doludur her şifa dudaklarında, tatlı sözle yaramı sarardın annem!

İyileşirdi yaram elini koysan, yoluma kanadın sererdin annem!

Anıların yükü ağır, bırakamadım maziye annem,

Sensizim dedikçe sen gelirsin aklıma.

Yıllar geçtikçe artıyor hasretim.

Azalan sadece gücüm oluyor.

Doldukça doluyor gözlerim, söz verdim ağlamıyorum.

Öylesine hasretim sana ve öylesine senle doluyum ki annem,

sensizim diyemiyorum.

Ana başta taç imiş, her derde ilaç annem!

Her bir canlı şu alemde anaya muhtaç annem!


Okurlara notlar:  Bu şiiri 2018 yılında Kayınvalidem Hatice Yıldız'ın vefatı sebebiyle ve eşimin Anneler Günü münasebetiyle yaşadığı duygulara tercüman olmak için  yazmıştım. Yetim ve öksüz tüm insanlara Mevla'm sabırlar versin. 

01 Nisan 2021 19 şiiri var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (8)
  • Eşinizin ve sizin başınız sağ olsun Murat hocam! Güzel ve anlamlı bir şiirle başlangıç yapmışsınız. Aramıza hoş geldiniz! Daha nicelerine inşallah...

  • 3 yıl önce

    Hatice Hanım 'a rahmet, eşinize ve sizlere sabırlar dilerim. Hoş geldiniz, nice paylaşımlara.

  • Tebrik ederim Murat Bey. Sitemize hoş geldiniz. 🍀

  • 3 yıl önce

    Edebiyatla'ya hoş geldiniz Murat