Sen Zaten Söylenmiş Bir Faldın
Bir çatlaktan süzüldü yıldızım
Kendini bilmez bir düşten uyanarak
Bir aynanın köşebaşında ürkek
Biriken karanlığım okunacak
Gözlerim suskun ve hep susayarak
Giz ya bu eskimiş saman kağıdında bir leke
Adımı unutmuş kalemler, rüzgara sobe
Nereye kondursam sığmadı
Had ya bu aştıkta hiç doymadı
Telvesinde konuşmayacaksa zaman
Bir fincan kahvenin hatırına sövsem yeridir
Eşiğinde beklese çamurdan yaradılan
Bir sızı, bir isyan, sabi çığlığı desen yeridir
Gölgesinde durduğum geçmişim
Önümde bekleyen cesaret ve bir dua
Ben bilirim elbet, sözcüğün suyundan içmişim
Sağım solum bomboş ve nefesim
Anın kıyısında bir bakış kadar kısa
İçini bilen bir dostun dudaklarından dökülsem de taşsam,
Tane tane dizilsem mısralara ve sonsuza uzansam…
Benim olanın kıymetinde kaybolsam da, bulsam kendimi
Hangi tortuda bir nefes, soluklansam da aşsam?
Sen zaten söylenmiş bir faldın,
Ben sadece biraz daha yüksek sesle okuyan
Yer dinledi gök dinledi
Gerçeğinden ibaret tek bir andın
Ben sadece bir dem olup akan
Sadece biraz daha toza bulayan…