Seni Sana Anlatmak

Saatler on ikilerden on üçlere
Vurmakta doludizgin.

Tam yirmi dokuz yıl önce
Aynı bu gün
Merhaba demiştin hayata.

Daha bilmiyordun o zamanlar
Hayatın bu kadar acımasız
Bu kadar hoyrat olduğunu.
İnsan olmanın vahşiliğini öğrenmek için
Yolun başındaydın henüz.

Narenciye kokularının
Bulutlarda çiçek açtığı,
Kerpiç damların üzüm salkımları
Süs biberleriyle rengârenk bezendiği,
Zeytinyağı kutularında
Alı al, moru mor sardunyaların
Aşka çiçek düştüğü on bir nüfuslu bir eve
On ikinci gelin olmuştun.

Şartları değiştirmek elinde değildi belki
Belki de şanslı doğanlardan olmak.

Bir aşkın filiz vermiş tohumu mu?
Yoksa şartlar mıydı doğumunu gerçekleştiren.
Sebep ne olursa olsun sen bir şanstın
Kerpiç damlı, yediveren yürekli insanlara
Belki de dünyaya.

Şans ibresi yalarken yüzde doksan dokuzları
Sevgi çemberi düşmüştü senin de kısmetine.

Portakal bahçelerinden yağan çiçek karları
Düşüyordu minicik ellerine
Ve büyüyordu senin de yüreğinde.

Ay doğumları ya da gün batımları
Sevgi doluydu Çukurova'da tüm göz kırpmaları.

Çığırtkan sokak kabadayıları,
Bici bici satıcıları, bumbarcılar,
Buram buram kokan fındık lahmacunları
Ya da şalgam suyu satıcıları.

At arabalarından yansıyan çıngırak sesleri
Top sektiren ya da çember çeviren çocuk fırtınaları.

Neresine dalarsan dal sonu tek bir nokta
Sevgi belirler yol ayrımlarını.

Orada analar tek değildir
Anasıdır her kadın ağlayan çocuğun.

Geçit vermez ağalar beyler
Dayısıdır bilumum mahalle kızlarının.
Konsa kazara bir sinek avludaki asma yaprağına
Oynaşır hemen acemi sustalar.

Ya isli sokak lambalarının cılız ışığı altında
Ya da kuytu köşelerde racon satan bağrı açık toy âşıklar
Buluşur yavuklusuyla bir kirpik kavuşması anlarda.

İşte bu senin ilk nefes aldığın,
İlk merhaba dediğin yer hayata
Bilumum eksikleriyle.

Solumadan havasını,
Sivrilere hodri meydan diyerek
Ve göz kırparak ay babaya
Yatmadan kerpiç damlarında,
Arşınlamadan çilekeş kaldırımlarını
Süpürmeden toprak avluyu,
Açık hava misafir odası kapı önlerini,
Yudumlamadan asma çardağın altında keyfi doyumsuz akşam çaylarını,
Müslüm babaları, Orhan ağaları çığırtmadan...

Yani anlayacağın
Gezip görmeden, bilmeden oraları
Seni sana yazmak istedim

Hepsi bu...


1996 / İstanbul

30 Ağustos 2011 64 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar